Mısır’a Normal, Türkiye’ye Fazla

Akp hükümeti açısından nisan-mayıs ayları herzaman olaylara gebe olmuştur. İlkbahar kesinlikle yaramamaktadır.

Sonbahar ayları ise aksine hep bir çıkışın varolmanın ayları olmuştur.

Muhtıralar, halk isyanları bahara rastlarken, seçim zaferleri  ise nedense kasım ayına denk gelir.

Akp bugüne kadar kendisine yönelen her eylemi, “planlı olsun-plansız olsun” oya dönüştürmeyi başarabilmiş bir partidir.

Burada siyasi bir deha mı vardır yoksa üst akıl dizaynımıdır yaşananlar ?.

Herşey birbirine karışmış iken, tarihin ve bilimin süzgecinden geçirip olayları incelediğimizde vardığımız sonuç daha berrak olacaktır.

Olaylara duygusal değilde objektif açıdan baktığımızda, Akp’yi daha iyi anlarız, analiz ederiz.

2007’ye kadar olan zaman da, önünde hazır bulduğu Kemal Derviş’in ekonomi paketiyle çok başarılı bir parti imajını halka oturttu evvela.

Sonrasın da Ecevit’in gafleti ve Devlet Bahçeli’nin (yine o zamanlardan beri yaptığı gibi) gollük pası ile Akp iktidar oldu.

Askeri by-pas etti, gezide gençlere direndi, yargının göz bantını açtı ve en sonun da kadim dostu cemaati bertaraf etti...

Güneydoğuya bol keseden boncuğu dağıtıp, sonrasında da her boncuğu tankla tüfekle değiştirdi.

Sıra da “laiklik” atağı var.

Bu son hamle!!.

Bugüne kadar enerjisini ıdareli kullanan, dünya siyasetinde iyi dostlar edinmiş olan Akp sona doğru yaklaştığını kendisi de çok iyi biliyor.

Filmin sonu yaklaşıyor.

Türk filmi gibi biterse kötü, ama Hollywood filmi gibi biterse, kötülerin hep kaybettiği, o zaman part-2 devam filmi çok dramatik olacaktır.

Laikliğin nimetlerinden çokça faydalanmış bir iktidar, Mısır’a dahi laiklik tavsiye etmiş bir iktidarın laiklikle oynaması, stratejik bir hamleden öte ne olabilir ki?

Demokratların herşeyi sukunetle ve barışla çözme taktikleri bu güne kadar bir başarı getirmedi.

Kaynayan kazanda ki kurbağalar misali, suyun ısındığı aşikardır, ölüme yaklaşıldığı doktora danışılmayacak kadar aşikar iken yapılacaklar listesinden “biat” artık çıkartılmalıdır.

Bu ülke kurulurken en az katkı koyanların, şimdiler de en çok söz sahibi olduğu da bilinmelidir, anlaşılmalıdır....
Orjinal Köşe Yazısına Git