İfral TURGUT

Tarih: 19.01.2022 12:24

MONŞERLER GİTTİ. MEYDAN NEVZUHUR YERKEL’LERE KALDI

Facebook Twitter Linked-in






Katar’a gittik. Amacımızı dünya alem biliyordu. Reuters muhabiri de alenen sordu: “Para istemeye mi geldiniz?”





Büyük devlet adamı, diplomat Mevlüt Çavuşoğlu tam cevap vermeye hazırlanıyordu ki,  TRT yayını kesti. Nasıl olsa, yayınlanmayınca kimsenin haberi olmazdı. Herkesi ahmaktı, ya.





Oysa aynı akşam, dünyanın saygın yayın organlarından Al Jazeera televizyonu haberi olduğu gibi yayınlıyordu. Diyordu ki Çavuşoğlu, “Türkiye ekonomisi aslandır. Dünyada ilk sıralarda büyüyor. Katar’a spesifik olarak Türkiye’ye para göndermesi için değil, ilişkilerimizi her alanda geliştirmek için geldik. Zaten aramızda swap anlaşması da var.”





Katar Dış İşleri bakanı bu sözleri, başını başka tarafa çevirerek müstehzi bir şekilde dinledi. Sanki Katar parasıyla swap bir işe yarayacakmış gibi. Yersen…





Kimse yemedi tabi Zaten Araplar da  konuşmayı sürdürdü. ”Türkiye’nin düştüğü ekonomik zaaftan yararlanmak istiyoruz,”  falan….





Türkiye’nin büyük devlet oluşu, onuru, gururu filan diyeceksiniz. O eskidendi. Bakalım isterseniz.





Lozan’da müthiş pazarlıklar var. İnönü’nün tavizsiz direnişi, İtilaf devletlerinin direncini kırmış, geri adım attırıyor. Sonunda pes eden İngiltere heyet başkanı,





-“Bakın size ne getirdiysem kabul etmediniz. İstediğim hiçbir şeyi bana vermediniz. Şimdi, ne istediyseniz aldınız gidiyorsunuz. Ama gittiğiniz yer yoksul bir ülke. Ülkenizde insanlar kalkınma isteyecek, yatırım isteyecek. Bunları yapmak için paraya ihtiyacınız var. O para da ben de var. (Yanındaki Amerikan baş delegesini göstererek) Bir de bunda var. Bize geleceksin ve diyeceksin ki, “Bana yardımcı olun, borç para verin.” Biz sana vereceğiz o parayı ama unutma, şimdi istediğimiz halde vermediğiniz taleplerimizi yazıp cebime koyuyorum. O gün, o talepleri birer birer birer çıkarıp önüne koyacağım.”





Kısa keser İnönü. Der ki, “O gün gelir de para istersem, cebinizdekileri birer birer çıkarın.”





Böyle olur devlet adamı, böyle olur diplomat. Böyle korunuz bir ülkenin milli gururu.





Ne yazık ki, artık atadığımız ticaret ateşelerinin bile akredite olamamasının yani İNSAN yerine konulmamasının ayıbını yaşıyoruz. Hem de siyasi değil, ahlaki sebeplerden.





NEYMİŞ?









RUHLARI ŞAD OLSUN O İKİ SARHOŞUN. BUGÜN BİLE ONLARIN IŞIĞIYLA ÖNÜMÜZÜ GÖRÜYORUZ.



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —