Oktay EROL

Tarih: 02.05.2019 19:59

'MUTSUZLUĞUN OLDUĞU YERDE BÜYÜME OLMAZ...'

Facebook Twitter Linked-in

Halk arasında ‘varsılın parası, yoksulun çeneci’ derler ya;


Sistem, kendi içinde oluşturduğu çelişkilerini insanların gözlerinin önüne sermeyi, ‘konuları’ onlara konuşturmayı, oluşturulan çelişkileri araştırmak için yeni sektör ortaya çıkarmayı ‘kendine’ karın ağrısı yapmaz!


“Ben yaptım, sen konuş” der!


İnsanların alım güçlerinin olmaması, emekçilerin geçim zorlukları yaşaması, işçilerin zor çalışma koşullarında bulunması ‘sistemin’ kurgusu değil gibi…


Bunların konuşulması için kapılarına ‘tepegözler’ yerleştirerek, ‘ne diyeceğiniz varsa söyleyin’ diyerek masalar kurulur, mikrofonlar döşenir, ses düzenekleri yerleştirilir…


‘Sistemi sarsacak sözler söyleyebilirsen söyle göreyim’ kıskacı altında olunduğu da her an unutturulmayarak…


Tüm bunların konuşulacağı alanlar, tartışılacağı arenalar ortaya koymaktan da geri kalmaz!


Bir çıkış yolu bulunacakmış gibi konuşulur.


“Yoksulun çenesi” işbaşında…


***


1 Mayıs kutlamalarında, Başkan Zeydan Karalar’ın kullandığı bir tümce vardı. Orada ‘işçilerin, emekçilerin mutsuz olduğu bir ortamda sağlıklı üretim, gelişme, büyüme olmaz’ diyordu…


“İşçi, emekçi” denilince ülkenin dört milyon işsizini, oniki milyon emeklisini, yirmiyedimilyon çalışanını düşündüğümüzde, ülkemizdeki ‘geçim, alım gücü, emek, açlık sınırı’ benzeri sözlerin ne denli önemli olduğu ortaya çıkıyor.


“Emeğinin karşılığını” alamayan işçinin ya da çalışanın ‘mutlu’ olabileceği düşünülebilir mi?


İnsanın tüm gereksinmelerine haziran seçimlerinden bu yana gelen zamlarla, bu süreçte maaşında yapılan artış yan yana getirildiğinde ‘aklı başında’ hiç kimse ‘iyi yaptık’ demez!


‘İktidarın’ kendi elinin altındaki kurumunun belirlediği ‘açlık-yoksulluk’ rakamları bile, yurttaşın nasıl bir ‘tuzak’ içerisinde olduğunun kanıtı…


Sistem bu! Hem yapar, hem konuşturur, hem de benimsetir!


***


Krizlerin, sistemin yanlışlarından kaynaklandığı, yine bu sistemin (kapitalizmin) kendini bitirecek tüm oyunları kurguladığı, krizlerden kazanç elde etmeyi bile başardığı zaman zaman konuşulur!


Bugün yaşanan hiçbir krizin nedeni olarak ‘işçi, emekçi’ gösterilemez!


Üretim araçlarını elinde bulunduran ‘sistem’ daha çok kazanmak için, çalışana ödediği maaşının bir bölümüne daha el koymak için, üretileni tükettirmek için her tür çalışmayı yapmakla kalmaz…


Bir de önünde beliren ‘engeller’ varsa, sistemin varlığını korumak, yaşam süresini uzatmak için ‘oluşturttuğu yasaları’ uygulatır!


***


Krizlerin nedeni sistem,


Zamların nedeni sistem,


Alım gücünün yetersizlik nedeni sistem,


İşsizliğin nedeni sistem…


Bunlardan kaynaklanan ‘toplumsal mutsuzlukların’ nedeni de sistemse eğer…


Sistem, ‘iktisadi mutsuzluk endeksi’ adlı bir yapılanma da oluşturmuşsa eğer..


‘Sistemin kazançlarını, dar gelirlinin yitirdiklerini’ konuş konuşabildiğin kadar!



Ekonomide yaşanan, ‘arıza’ sayılan sistemin gereklerine kendi katkılarını da ekleyen ‘iktidar’, yurttaşın ağrıları arasına katılan krizlerin yükünü azaltmaktan daha çok, koruyucu melekleri sayılan ‘iyimser liboşların’ katkılarıyla güçlerini gösteriyor.


Bu ‘iyimser liboş’ sözü, bir süre önce okuduğum bir yapıtın bende bıraktığı izi oldu!


Orada ‘bunca ulu orta bilinmesine, bildiğimiz şeyin insanların canını yakmasına, üstelik hiç suçları olmamasına karşın emekçilere yüklenmesine, üretimsizlik baş neden olmasına, iktidarın kendine düşen görevi yapmamasından kaynaklandığı bilinmesine karşın etrafındaki iyimserler’ diye söz ediyor.


Ardından da ‘iyimserleri’ seksen sonrası ortaya çıkan liberalizm savunucusu, ortadirek koruyucusu, kazanan dostu, muhalefet düşmanı, serbest piyasacı, 24 Ocak kararları dillendiricisi ‘liboşlara’ benzetilmesi…


Burada ‘iyimser liboşlar’ oldu!


***


Şunu söylemeyen yok:


Ekonomi, günlük yaşamın her evresinde kendini gösteriyor.


Evde, pazarda, sokakta, politikada, sağlıkta…


Yurttaşı, almakta zorlandığı gereksinmeleri mutsuzlaştırıyor!


Onun için de gelişmiyoruz, sağlıklı değiliz, büyüyemiyoruz!


‘Ama konuşuyorsunuz’ deniyor ya;


Üstelik sistemin ergisi gibi ‘çeneler yoruluncaya’ dek!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —