adanaulus

Tarih: 14.08.2012 18:44

Nato ' dan Notaya ' T 'am Destek

Facebook Twitter Linked-in

Bugün tam 12 gün oldu; Suriye uçağımızı düşüreli! Her defasında gelişme var mı diye açıyorum haber servislerini… Ama maalesef; olumlu bir yana, olumsuz bir gelişme dahi yok! Hatta dünden beri gündem kendini yeniledi ve daha az konuşulur oldu!

Bense… Tozlu-küflü tarih sayfalarında kaldığını düşünür oldum anlı -şanlı Türkiye Cumhuriyeti’nin! Saldırıya geçmediği için değil yalnız… Ezik muamelesi gördüğü için! Dahası? Buna izin ve meydan verildiği için! Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ima ettiği gibi: ‘Neden diğer zamanlarda değil de Akp hükümeti döneminde yaşanıyor bunlar?’


Askeri donanımımızın ne kadar yeterli olduğunu bilemem. Yoksa siz sadece ders kitaplarında taze beyinlere mi kakalıyorsunuz devasa büyüklüğünüzü(!) Ballandırdığınız, jeopolitik çekiciliğiyle koltuk kabarttığınız Anadolu topraklarını(bulutlarını) nedeni her ne olursa olsun; söyleminize yaraşır bir savunmayla taçlandırmadıktan sonra… Neye yarar bu ihtişam? A benim kendi eker kendi biçerlerim!


Günlerdir yazıldı, çizildi, tartışıldı! Yakın takipçisi oldum milli meselemizin, ama gelişmeler pek açmadı içimi!


Şimdi ta başa sarmak istiyorum kaseti. 22 haziran günü, uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürüldü keşif uçağımız! Neden? Bu kadar kolay mı, hele durduk yere? Bilindiği gibi, kısa süreli sınır ihlali affedilir bir olay ülkeler arası! Peki Suriye neden affetmedi? İlk bakışta biz haklı, Suriye’de haksız görünür tabi, ama suçlamak kolay olacaktır. Gelin biz zor olanı, yani empati yapmayı deneyelim; içimiz ne denli acısa da…


Bir kere… Kılıçdaroğlu’nun da sorduğu gibi; nasıl cesaret aldı bu insanlar meydan okumaya? Bu başlı başına konuyu özetliyor zaten!


Evet, elbette! Komşunun evi yanarken su taşımak lazım! Amaaa… Kaynayan kazana; tuz değil, tuzluk boşaltırsan böyle pişirirler canını!


Her şeyde olduğu gibi, siyasette de niyet çok önemli. Denk getirme politikası uygulanıyor habire! Sen hakikaten masum; çocuk, kadın, yaşlı ve erkekler için tepki oluştursaydın, böyle sonuç vermezdi ki! Herkesin bir çıkarı var, bizimkilerin de tabi! Bu güdüyle mi harekete geçildi, yoksa kendi ülkesinde uygulayamadığı yönetimi ‘hiç değilse komşu da göreyim’ mantığıyla mı? Cevabı takdirinize bırakıyorum...


Hazır yeri gelmişken; yahu şu dinciler ne yaman insanlar. Ucu açık ayetleri öylesine çarptırıyorlar ki, amaç uğruna öldürmek bir kutsal davranış oluyor.


Şimdi… Beşar Esad ve hükümeti, söyledikleri gibi; uçağın, Türkiye uçağı olduğunu bilmeden vurdularsa… Bu zaten çırılçıplak bir yalan! O halde tazminat ödesinler dendi. Böyle oluyormuş demek… E adamlar onu da kabul etmedi! Kabul ne kelime, red bile edilmedi! Bu noktada eleştiriyorum, ama daha pek çok konuda hak da veriyorum.


Diğer seçenek ve hepimizin farkında olduğu o doğruysa… Esad’ın bunu bilinçli yaptırdığı doğrusu. Tutarsız açıklamaları bunu düpedüz destekliyor zaten. Bugün bir aile meselesine  karıştığınızda ne faturalar kesiyorlar… Sen kalk bir devletin iç işlerine burnunu sok! Olacak iş değil doğrusu! Uygun bir stratejiyle rehber olmak varken savaşa zemin hazırlamak büyük aptallık. Ve affedilirliği yok! Üstelik gözü dönmüş ve kaybedecek pek az şeyi kalmış bir ülke lideri karşısında… Sağolsun Başbakanımız burnuyla Suriye stratejisini uzun süre ihlal etti! E çok haksız bir saldırı değil yani şimdi bu! Ancak olan pilotlarımıza oldu, onlar için üzgünüm… Hem de pek eğitimlilermiş… Canın kriteri olmaz da, bu kadar parlak insanlar olunca ister istemez acı katlanıyor.


Tabi üçüncü seçenek de var! O da; Esad’ın bunu saldırı olarak algılaması… Birazdan biraz fazla yine haklılar. Diğer zamanlarda neden olmuyordu? Üstelik çok sık yaşanılan bir durumken… Bizden Suriye’ye giden mesaj geniş zamanda bu oldu zaten. Son olayla da patlak verdi. Bir tür kusma biçimi de diyebiliriz.


Tabi böyle bir amaç yokmuş, ama bu siyaset futbol oyunu gibi, her an her şey olabiliyor. O yüzden biraz da ‘Yahu biz nerede yanlış yapıyoruz?’ diye sormalı… Amerika asist yaptı ki golü biz atalım! Aman ha bu oyun başka oyun. Golü atan kazanmaz, kaybeder maazallah.


Hani dendi ya: ‘İşte efendim bizim kasti(tahrik amaçlı)  bir hareketimiz olsa, bu kadar genç ve değerli pilotları mı gönderirdik?’ şimdi her kurnazlığı hesap eden derin devlet(imiz) bunu da hesaplamış olmalı! Yani olası bir saldırı karşısında kendi ‘sözde’ masumiyetlerini göstermek için… Bilinçli olarak bu kadar değerli pilotları göndermiş olabilirler… Artık bu alanda herkesten her şeyi bekler oldum.


Neyse… Saldırıdan sonra İngiltere cömertçe desteğini ilan etti. Birkaç gün sonra Nato Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen konuşma yaptı. Hiç de gönüllere su serpmeyen bu tatminsiz konuşmadan derin anlamlar çıkardı hükümetimiz… Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün 4. maddesinde müttefiklerin olası bir saldırı karşısında masaya yatırılacağı, 5. maddesindeyse savaş çanları çalınacağı yer alıyormuş. Ancak bana sorarsanız, masaya bile yatırılmadı! Dilerdim ki; savaş çanı çalınmadıysa da, hiç yoktan ele alınsaydı. Çünkü gözdağı vermeden bu yolu almak zor görünüyor! Allah muhafaza… Bu öyle bilgisayar oyununa benzemez!


Ama NATO’ya üyeliğimiz dahi yetmiş olacak ki… İran’dan gelen açıklamalardan, o kadar da rahat olmadıklarını anlıyoruz.


Şimdilerde sınırda büyük hareketlilik var. Olası bir sınır ihlalinde uyarılmadan vuracaklarmış… Yani savaşın belirleyicisi bu olacaktır ve umarım olaylar lehimize gelişir!


Konunun özüne gelirsek… Savaş, çağımıza yakışmayan bir olay! Özellikle de gelişmiş ve aydınlığı hedef belirlemiş milletlere... Savaş çığırtkanlarına karşı barış çığırtkanı olalım! Yeni yetme gururu bize sadece kendimizi tekrar ettirir çünkü!

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —