İfral TURGUT

Tarih: 02.02.2020 21:32

NE GÜNAH ETSE…

Facebook Twitter Linked-in

(Bugün hafta sonu…Biraz hava değiştirelim. Gündemyordu hepimizi. Gerdi…Sevgiden, aşktan, insanlıktan söz edelim. Acı bile olsa…)
Dr Rahmi Duman…Satır başlarıyla hayatı…
Annesi 3 aylık hamile idi. Babası askere gitti. Aslında savaşa gitmişti. Ve şehit oldu. Yetimler yurduna yerleştirdiler Rahmi’yi. Büyüdü, okula başladı. İlkokulu üç yılda bitirdi.
İstanbul’a gönderdiler onu. Said Halim Paşa yalısındaki yetim çocuklar için ayrılmış bölümde kaldı;1927’de, İstanbul Erkek Lisesini bitirdi ve tıp fakültesine girdi.Doktor oldu; Bakırköy Akıl Hastanesinde, ünlü Doktor Mazhar Osman’ın yanında, başasistan olarak göreve başladı.
Hep öğrenmek, ilerlemek istiyordu.Paris ve Cenevre’de mesleki tecrübesini artırırken Fransızca da öğrendi. 1940’tayurda döndü ve Nöroloji Doçenti unvanını aldı.
1951’de kendi kliniğini açmaya karar verdi. Açtı. Önce İstanbul’un, sonra da tüm Türkiye’nin en tanınmış uzmanlarından biri oldu.
Bu aralıksız tempo yüzünden bir şeyi unutmuştu Rahmi: Evlenmeyi. Sonra karşısına Cemile çıktı ve hatırladı Rahmi neyi unuttuğunu. Çılgınca aşık oldu Cemile’ye. Cemile de Rahmi’ye tutuldu. Aslında Cemile, etrafında birçok delikanlı olan, çok güzel bir kızdı. Ama onun gözü de. Rahmi’den başkasını görmüyordu.Evlenmeye karar verdiler.
Fakaaat…O kadar kolay değildi. Hiç kimse onaylamıyordu bu evliliği. Akrabalar, dostlar, ahbaplar, “Yapma Rahmi,” diyorlardı. “Yapma, günah.” Neydi ki o günah? Nasıl bir günah işliyordu ki Rahmi ile Cemile? O günah, aralarında yaş farkı idi.
Elbette ikisi de biliyordu bu gerçeği. İkisi de seviyordu; koşulsuz. Ve ikisi de anlatamıyordu çevrelerine aşklarını. Herkes, “Günah,” diyordu. Ayıplıyorlardı Rahmi’yi. Bu evlilik bir yüz karası olurdu onun için.
Sonunda dayanamadı Rahmi ve haykırdı kendi gerçeğini.
“Ne günah etse açılmaz iki gönlün arası.
Ne gün,âh etse kanar dildeki firkat yarası.
Dilerim bin beter olsun kim ayıplarsa beni.
Arıyor ruhum onu olsa da bir yüz karası.”
Götürdü,verdi şiirini meslektaşına. “Al,” dedi. Aldı Alaattin Yavaşça ve hicaz makamında bir şaheser yarattı, bir günahın hikayesinden.
MERAK ETMEYİN. EVLENDİLER. ÇOK DA MUTLU OLDULAR. ÇOCUKLARI OLDU.
• BELKİ DE,” SİZE NE,” DEMEYİ BECERDİKLERİ İÇİN MUTLU OLDULAR.

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —