İbrahim ORTAŞ

Tarih: 29.04.2015 10:01

Nepal’deki Depremin Düşündürttükleri ve Öğrettikleri

Facebook Twitter Linked-in


Dün Nepal 7,8 büyüklüğündeki depremle sallandı: Şu ana kadar ki ölü sayısı beş bin civarında. Everest'te dağına tırmanan dağcılarında kampının deprem sonrası oluşan çığ altında kaldığı ve hayatını kaybeden dağcıların olduğu belirtiliyor. Türkiye'de nedense deprem ile ilgili çok az haber yansıyor. Sanırım siyasi gündem çok yüklü. Ancak batı basını BBC ve CNN konuya geniş yer verdiler. Dünya basınına yansıyan görünümler, evlerin derme çatma yapısı, kurtarma sırasındaki organizasyonluk sanki bize tanıdık gibi geliyor. Bölgeden gelen görüntülerdeki evlerin yapısı, yırtılan yollarda toprak zemin üzerine serilen asfaltın kalınlığı, yıkılan köprülerin beton kalınlığı sanki burada en küçük bir sarsıntıda bile enkazın altında kalarak hayatından olur dedirtiyor. Depremden dolayı ülkenin tek havaalanı zarar görmüş, uluslararası yarımlar ulaştırılamıyor. Nepal daha önce depremde on binlerce insanı kaybetmesine rağmen organizasyonda sorun var. Kurtarma çalışmaları zorlukla yapılıyor. İnsanlar elleri ile enkazı kaldırmaya çalışıyor. Bu bağlamda ülke tam anlamı ile şokta.

Nepal coğrafi konumu, doğal yapısı ve Everest tepesine çıkılan yol güzergâhın da olması nedeniyle birçok doğasever için ziyaret edilmesi bakımından önemli bir ülke. Geleneksel bir tarım toplumu dışa açılımı tamamen turizme dayalı.

 

Az Gelişmiş Ülkelerde Depremler Daha Çok Can kaybına Neden Oluyor

Bütün gün deprem gibi doğal bir felakete karşı insanın eli kolu bağlı mı değil mi? Bu bir kader mi değil mi? sorularını düşündüm durdum.

Daha önceleri Pakistan, Hindistan ve İran’da yaşanan depremlerde yıkılan evlerin çoğunun kırsal kesimde ve kerpiç evler oluğunu gösteriyordu. Nepal’de de ölülerin büyük çoğunluğu kırsal kesimde ki küçük yerleşim yerlerinde ve sağlam olmayan evlerin çökmesi sonucu yaşandığı belirtiliyor. Yakın geçmişte Van ve Erciş’te yaşanan depremde de kerpiç evlerin altında kalan çok sayıda insan hayatını kaybettiğini hatırlıyoruz.

Bu büyüklükteki bir deprem Japonya da olduğunda acaba kaç kişi hayatını kaybederdi? diye de sormadan edemiyor insan. Muhtemelen birkaç insan hayatını kaybederdi. Günümüzdeki teknoloji ve edinilen bilgi birikimi depremin değil ancak yetersiz önlemler dayanıksız yapıların can aldığını gösteriyor. Bu konuda alınan önlemler ve depremde nelerin yapılacağı konusundaki bilgilerin çok çok önemli olduğu ve can ve mal kayıplarını önemli ölçüde azaltıyor. Birçok ülkede deprem yönetmenlikleri ve yasal düzenlemeler var. İnsan ve ekonomik değerler için bu tür önlem ve yaptırımlar herkes tarafından desteklenir ve kamu adına da razı olur.

Ancak az gelişmiş belirli konularda sistematik planı ve çalışma disiplini olmayan, belirlenmiş kuralları işletmeyen ve organize olamayan toplumlarda maalesef doğal felaketlerde kayıpları çok daha fazla olmaktadır. Bu ülkelerde maalesef kural ve ilkeler zor işletiliyor. Toplumların eğitim düzeyi kurallı yaşamayı benimsemeye ne yazı ki yetmiyor. Yaptıkları işleri Doğan Cücenoğlu’nun ifadesi ile “MIŞ” gibi yaparlar. Bu tür ülkelerde iş amaca göre yapılmaz, yapılmış gibi olur. Genelde yasak giderilir. Liyakat ve yetkinlik çok dikkate alınmaz. Ancak “MIŞ” gibi yapılan işlerin arkasında ani bir felaket yaşandığında gerçekler açığa çıkar, ancak bedeli çok ağır olur. Depremlerde kamu binalarının daha fazla zarar görmesi ve en çok kayıpların okul ve benzeri binalarda yaşanması bunun en açık örneğidir.

 

Ülkemizde Potansiyel Deprem Risk Altında Olması Nedeniyle Önlem Alması Gerekir

Bu bağlamda Nepal’deki depremde hayatını kaybeden binlerce insanın hayatını kaybetmesi üzücü. Ülkemiz yarım etmek istediğini belirtmiş. Daha fazlasını yapılmasını isterim.

Nepal’de yaşanan sorunun benzerlerini yaşadığımız için olup biteni daha iyi anlıyorum. Ancak önemli olan buradan ders çıkarmaktır. Türkiye ciddi bir deprem fay hattında duruyor. Uzmanlarca her an deprem olma riski yüksek bir coğrafyadayız. İstanbul gibi ciddi yapısal sorunu olan mega kentte çok sayıda insanın zarar göreceği belirtiliyor. Türkiye’nin bu bağlamda deprem konusunda eğitim ve bilinçlendirme çalışması yanında fiziki önlemler de alması öncelik oluşturmaktadır. Umarım ülkemiz potansiyel depremleri yaşamadan can ve mal kaybını minimize edecek önlemler alır. Bu da ancak bilim toplumu olmamızla ile sağlanır.

Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,

Çukurova üniversitesi öğretim üyesi,

iortas@cu.edu.trhttps://www.facebook.com/iortas, Tweeter; İbrahim ORTAŞ ?@iortas

 
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —