Anadolu Selçuklu Devleti sınırları çok genişlemişti. En zengin dönemi yaşıyordu. Ya da öyle sanıyorlardı.
Moğollar, İslam ülkelerine karşı sürekli saldırı halindeydi. İlk saldırılarını Harzemşahlara yaptı. Harzemşahlar hükümdar Alaeddin Muhammed’in yanlış yönetimi yüzünden yenildiler ve tarihten silindiler. Sıra Anadolu Selçuklularına gelmişti
Moğollar,1242’de Erzurum’a saldırdı. Halkı kılıçtan geçirdi. Erzurum yağmalanmış ve tahrip edilmişti. Halk perişandı. Devleti’n başında II.Gıyâseddin Keyhusrev vardı. Basiretsiz bir hükümdardı. Halkın durumunun farkında bile değildi. Ya da umurunda değildi. Moğolların yeni saldırılarına karşı komşu devletlerden para karşılığı asker istedi. Komşular paralarını aldılar ama Eyyubi Melikliği hariç, kimse asker göndermedi.
Selçuklu ordusunun mevcudu 70.000 kişi idi. 2000 kişilik de kiralık kuvveti vardı. Tecrübeli devlet adamları odunun erzak ve silâh dolu olan Sivas’a arkasını vererek konumlanmasını istiyordu. Ama Keyhüsrevin etrafında, bir de genç, yalaka bir danışman ordusu vardı. Hükümdar onları dinleyerek orduya “yürü” emrini verdi. Ordu Kösedağ’a geldi.
Moğol ordusu yaklaşıyordu. Tecrübeli devlet adamları bu sefer ovaya inilmemesi fikrini savundular. Keyhüsrev ise genç kumandanlarla geceyi eğlenip, kafa çekerek geçirdiler. Genç kumandanlar Sultanı 20.000 kişilik seçme bir kuvvetin Moğolları yeneceğine ikna etti. Ve 20.000 kişilik seçme kuvvet ovaya indi, şiddetle Moğollara üzerine saldırdı. Moğollar klasik taktikleriyle, kaçar gibi yaptılar ve Selçukluları kuşattılar.
Selçuklular, Moğolların taktiğini anlayamamıştı. Seçme birliklerini dağdaki kuvvetlerin yanına döndürdüler. II. Gıyâseddin Keyhusrev ise gece değerleri eşyaları yanına alarak komutanlarıyla birlikte kaçtı. Komutanları kaçan ordu da dağılmaya başladı.
Moğollar iki gün sonra elini kolunu sallayarak geldi ve hiç savaşmadan Kösedağ Savaşını kazanmış oldu. Kaçanlar yanlarına hiçbir şey alamadıkları için, büyük bir ganimetin de sahibi oldular. Dönüşte Sivas, Kayseri ve Erzincan'ı yakıp, yıkıp halkı kılıçtan geçirdiler. Daha sonra Tokat, Ankara ve Orta Anadolu'ya da girdiler.
Sonra, kaçış, annesinin esareti, esaretten kurtuluşu, imzalanan barış anlaşmaları falan. Malum hikayeler. Benim anlatmak istediğim şey başka.
Bu tecrübeyi ve liyakati bir yana bırakıp, yanındaki genç danışmanların gazına gelen, en seçme birliklerini plansız, programsız, öngörüsüz, stratejisiz savaşa gönderen, halkının yaşadığı sefaletin farkında olmayan, sıkıştığı zaman ordusunu bırakıp kaçan sultanın sonu nasıl mı oldu?
Zevk ve eğlenmek için beslediği vahşi hayvanların bir gün kafası bozuldu ve sultanı parçaladılar.
• KENDİSİ BESLEDİĞİ İÇİN KENDİSİNE DOKUNMAYACAKLARINI SANIYORDU.
HAYVAN İŞTE…
• KARNINI DOYURDUĞUN SÜRECE DOST GİBİ DAVRANIYOR.

• AMA AÇ BIRAKIR, KUYRUĞUNA BASARSAN…