Cenazede imam sorar;
-
Merhumu nasıl bilirdiniz? Cemaat hep bir ağızdan cevap veriri:
-“İyi bilirdik.”Yalan, riya, iki yüzlülük. Hiç inanmadığını inanmış gibi söylemek için nasıl bir karaktere sahip olmak gerekir? Adamın sağlığında yemediği halt, işlemediği günah, yapmadığı melanet kalmamış ama güya toleranslı, iyi kalpli, bağışlayıcı Müslümanlar olarak, mezarlıkta,
“İyi bilirdik,” diyoruz. Üstelik bir kısmımız daha mezarlıktan ayrılmadan da başlarız gerçekleri sıralamaya.
Peki neden böyle yaparız? Çünkü Müslümanlıkta ölenin ardından kötü konuşulmazmış. Sahiden öyle mi? Hiç konuşmuyor muyuz ölenin arkasından? Sayıp dökmüyor muyuz melanetlerini? Hep kötü diye bildiklerimiz ölünce, arınıyor mu günahlarından?
Hiç kuşkunuz olmasın, Halet Efendi’nin cenazesinde de aynı ritüel uygulanmış ve arkasından herkes,
“İyi bilirdik,” demiştir. Ama ölümünden sonra,
“Oh, be,” deyip aşağıdaki beyti söylemişler, o beyit de o kadar tutulmuş ki, 1822 yılından beri söylenip duruyor, belki daha niceleri için söylenecek.
“Ne kendi eyledi rahat, ne âlem buldu huzur, Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur.”Yani, bu dünyada n
e kendisi rahat etti, ne de halka huzur verdi. Bu dünyadan yıkılıp gitti, artık bundan sonra kabirdekiler ona katlansınlar. Biz kurtulmuşuz ama şimdi de kabirdekilerin haline acıyoruz.
Kim mi bu Halet Efendi? II. Mahmut döneminin devlet adamlarından. Ne hiç kimseyi ne sevdi, ne de hiç kimse tarafından sevildi. Merhametsiz, kindar, birçok muhalif devlet adamı görevden aldıran, sürgüne ve idama gönderen, malına mülküne konan, insanlıktan nasibini almamış, kendine bile iyiliği olmamış bir adam. (Melanetleri konusunda doktora tezi bile yazılmış.).
Şimdi kötülüklerine öbür dünyada devam edeceğinden bile korktuğumuz bir adam ölecek, biz de,
“Müslümanlıkta ölen kişinin ardından kötü konuşulmaz,” (öyle bir kural var mı, onu da bilmiyorum ya.) diye mezarlıkta hep bir ağızdan, “
İyi bilirdik,” diyeceğiz, öyle mi?
BEN DİYEMEM ARKADAŞ. DİYEN, DESİN.
- AMA ALLAH’TAN KORKUYORSA, ÖBÜR DÜNYADAKİLERİ DE İKAZ ETSİN.