İfral TURGUT

Tarih: 03.05.2025 22:27

ÖLÜRSE TENLER ÖLÜR. CANLAR ÖLESİ DEĞİL.

Facebook Twitter Linked-in

 

Yıl 1914…Yer Sarıkamış…15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars’ı Ruslardan geri almak için harekata katılan 60 bini donarak, toplam 78.000 askerimiz öldü. Ölenlerden biri dedemdi. Ama babam, dedemin donarak mı, yoksa düşman kurşunuyla mı öldüğünü hiç bilemedi.   

Enver Paşa, Rusları beklemedikleri bir yerden, Allahüekber dağlarını aşarak vurmayı ve Kars‘ı yeniden vatan topraklarına katmayı hedeflemişti. Allahuekber dağlarının yer yer 2-3 bin rakımlı geçitlerinde ısı sıfırın altında 30 dereceye kadar düşüyordu.  

Sarıkamış’ta dondurucu soğuk altında askerlerimizin durumunu Kurmay Subay Şerif Bey “Sarıkamış” adlı kitabında şöyle anlatıyor: “Yol kenarında karların içinde çömelmiş bir asker, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, feryat ederek dişleriyle kemiriyordu. Kaldırıp yola sevk etmek istedim. Beni hiç görmedi. Zavallı çıldırmıştı. Bu suretle şu lanetli buzullar içinde biz belki on bin kişiden fazla insanı bir günde karların altına bıraktık ve geçtik.”

Sarıkamış kuşatıldı ama aşırı soğuk ve açlık yüzünden hedef ele geçirilemeden, 5 Ocak 1915’te sona erdi. Dedemin köyünden 26 genç savaşa katılmış ama sadece ikisi geri dönmüştü. Birisi annemin babası, İsmail dedem. Tam altı yıl sonra. Ölmemişti ama esir düşmüştü, babamın babası Ali dedemle birlikte. Ne var ki ayrı kamplara götürülmüştü. İsmail dedem iki yıl esaretten sonra evine dönebilmişti ama Ali dedemim akıbeti hep meçhul kaldı.

İçlerinden birinin adına bir türkü yakıldı. Sayısız türkülerden biriydi. 

Memed yetim, Memed aşık.
Potini var, delik deşik.
Anası elinde beşik.
Memed yatar kar altında.

Sarıkamış kar altında.
Mehmedim karlar altında.
Yüreğinde sevdiceği.
Memleketi kor altında.

Anama demeyin sakın.
Tüfengi omzuma takın.
Bu yüreği benden sökün.
Yatamam toprak altında.

Son bir nefes, Memed dayan.
Zalim uyku gel de uyan.
Ölen beyaz bir kardelen.
Tahammülüm zor altında.

Nişanlıydı, Memed. Geri dönüp anasına, nişanlısı Elif Kıza kavuşmanın ümidiyle savaşmıştı, hep. Ümidin, kadere, kaderin ölüme dönüştüğünü hissedince anasına bir mektup yazdı. Elif Kıza da mesajları vardı. Gözler nemlenmeden okumak mümkün değil.

“Ana sana bu mektubu Allahuekber dağında yazıyorum. Galiba veda vakti geldi, hakkını helal et, anam.

Elif kıza selamımı söyle. O cepheden bu cepheye atıldık. Aşk makamında bir türkümüz olmadı bu yüzden. Sevdamız gazi, aşkımız şehittir bizim. Elif kızın üstünden elim kalkmıştır. Gayrı hakkını helal etsin. Üzülme ana ağlama:

Her seher vakti secde aydınlığındaki ak alnını öptüğümü bil ama beni öldü bilme.

Ne diyor Yunus Baba, “Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil.” 

RUHLARINIZ ŞAD OLSUN, KAHRAMAN DEDELERİMİZ.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —