adanaulus

Tarih: 23.10.2016 22:11

ÖLÜ'YÜ SEVMEK

Facebook Twitter Linked-in

 

Okuduğum bir inceleme yazısından sonra biraz düşündüm.

Ve kendi kendime sorular sordum.

Siyaset kimin için, ne için yapılır?

Siyasetcilerin 1 günü nasıl geçiyor ki?

Haftası, ayı ve de bir yılı?

Olası durumlar şöyle olabilir mi?

Sabah ihtimalleri;

Hasta ziyareti, herhangi bir partili ziyareti, partinin veya yakın bulunan bir derneğin, sendikanın, odanın basın açıklamasına katılım, eş-dost ziyareti.

Öğle ve sonrası içinse ihtimaller;

Cenazeye veya cenaze namazına katılım, partilileri ziyaret, mevlüde katılım.

Akşam ise muhtemelen ilerde olacak, olası seçimler de, ittifaklar için yapılan taktiksel görüşmeler.

Gün bitti, ay bitti, yıllar bitti böyle....

Bu işte bir terslik olduğu çok aşikar değil mi?

Siyaset kapalı devre yapılamaz.

Böyle bir günlük programla sadece ”–mış gibi siyaseti” çıkar.

Koca koca kazanlar da kaynatılan suyu, millete içine atılan azıcık tuzla, çorba diye içirmeye benzer.

Bu çorba karın doyurmaz ama!!!

Böyle bir siyasete kim bizi inandırdı?

12 eylül öncesinin eylemci, tavırlı, cesur sokak siyasetinden, salon siyasetine kim bizi hapsetti?

Halkın arasına karışmaktan neden korkar olduk yada beceremez olduk halkın arasında olmayı?

Köy okulların da, kenar mahalleler de eğitimden geri bırakılan çocukların hali neden bizim gündem maddemiz olmaz?

İşsiz gençlerin, üniversiteli gençlerin sorunları, neden günümüzün için de yer almaz?

Yığınla birikmiş sorunlar, neden “bizim” günlük programız da bir satır yer dahi işgal etmez?

Siyaset cenaze ve protokol değildir.

Siyaset eylemdir, halkın içinde olarak....

muzaffer.mete@mail.ru
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —