Sahte diploma çetesiyle ilgili iddianameyi mahkeme kabul etti. İddianamedeki şüpheliler arasında, II. Abdülhamid’in torunu, Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu da var. İnönü Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nde yasadışı mezuniyet kayıtları oluşturularak, YÖK sistemlerine eklenmiş ve şehzademiz için diploma tanzim edilmiş.
Osmanlı torunlarında ne bir ses, ne bir nefes ama bu sosyal medyadakiler,
“Şehzademiz bir gecede cahil kaldı,”
“Koca padişahı mezarında ters döndürdün, be adam,” gibi sözlerle dalga geçmiş.
Ne zannediyordu bu arkadaşlar, yani? Koskoca şehzade, koltuğunun altında kitaplar her gün okula mı gidecekti? Ama helal olsun şehzadeye, sert ve zeka dolu bir tepkiyle böyle diyenlerin ağzının payını vermiş. Demiş ki şehzademiz,
“O zaman dedemi çekemeyenler, şimdi de beni çekemiyor.” Ben hiç üstüme alınmadım.
Dün de asil (!) bir soydan geldiğini hatırladı ve, “ Asalet, iftiraya cevap vermez. Lakin iftirayı atanlar, günü geldiğinde kendi çamurunda boğulur," dedi. Yine haddimizi bilemedik, padişah torunundan cevap bekledik. Aslında o öyle zannetti. Kimsenin kendisinden bir şey beklediği yok.
Oh, oldu mu? Aldınız mı ağzınızın payını. Ancak bazı tarihçiler bu açıklamayı yetersiz ve konuyla alakasız bularak, daha net cevaplar beklediklerini söylemişler.
Çok beklersiniz. Benimse aklıma bir şey geldi. Hani, yine LGS skandalı vardı. Sorular çalınmış, iddialar ayyuka çıkmıştı. Veliler ayağa kalktı. O zaman toplum olarak bu tür şeylere karşı daha duyarlıydık.
ÖSYM Başkanı Ali Demir tipik, standart bir AKP’liydi. İtaatkardı. Eline ne verirlerse onu okuyordu. Bir kağıt parçasıyla basının karşısına çıktı, bir şeyler söyledi ama kimse bir şey anlamamıştı. Herkes Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den açıklama bekliyordu. O da aynen padişah torunu gibi kısa ve kesin konuştu. Dedi ki, “Ben şahsen tatmin oldum.” Adam tatmin olmuştu, mesele kapandı.
Eh bu kadar bilimsel açıklama ve kesin hükümden sonra, ben de tatmin oldum.
YA SİZ?