PAMUK, ÇUKUROVA BİTMEDİ; BİTMEZ!

“Teknolojik” gelişmeleri durdurmak olası olmayacağı için, “teknolojinin” herkese yarar sağlaması gerektiğini belirtmiştim son yazıda. Elbette “teknoloji” olacak, olmasıyla birlikte insanların yaşamlarını kolaylaştıracak, kolaylaştırdığı gibi de herkesin erincini/ gönencini koruyacak… Siz, kapitalizme “teknolojiyi” tanıttığınızda, “geri bıraktırılmış ülkelerde” olduğu gibi “tüm” olanaklarını ele geçirmek isteyecek, üstelik istemekle de kalmayıp insanların “birey olma haklarını” yok sayacaklar…

“Teknolojik” gelişmeleri durdurmak olası olmayacağı için, “teknolojinin” herkese yarar sağlaması gerektiğini belirtmiştim son yazıda. Elbette “teknoloji” olacak, olmasıyla birlikte insanların yaşamlarını kolaylaştıracak, kolaylaştırdığı gibi de herkesin erincini/ gönencini koruyacak… Siz, kapitalizme “teknolojiyi” tanıttığınızda, “geri bıraktırılmış ülkelerde” olduğu gibi “tüm” olanaklarını ele geçirmek isteyecek, üstelik istemekle de kalmayıp insanların “birey olma haklarını” yok sayacaklar…

Bizde de aynı değil mi? Doyamayan, doymadığını anlatmak için konuşamayan, konuştuğunda al/ aşağı edilen bir toplumun insanlarına “birey” diyebiliyor musunuz? Sokaklarda zaman zaman buluşmalar oluyor ya haklarını istiyor ya da uğradığı bir haksızlığı dile getirmek istiyor… Sonu nasıl oluyor biliyorsunuz… Ya güvenlik güçleri dağıtıyor ya da patron kendine verilen “yaptırım gücüne” dayanarak cezalandırıyor! “Birey” olmak böyle bir şey değil!

***

Geçtiğimiz gün DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sadullah Kısacık, Adana Karataş’ta pamuk üreticileriyle buluşmuş, değerlendirmede bulunurken de “pamuk bitti, Çukurova bitti” demişti! Evet, bölgemiz de bitti, bölgemizde pamuk da bitti! Kısacık, “Ama nasıl” sorusunun yanıtını ne verdi ne de ışık tuttu! Evet, bir zamanlar binlerce işçiye geçim sağlayan, ovayı beyaza bürüyen pamuk, artık Adana’da yok denecek düzeye dek inmiş, Altın Koza’ya da adını vermişti!

Yalnız Adana ile yöresinden değil, doğu kentlerinden kamyonlarla gelirlerdi, çalışacakları tarlaların kıyılarına çadırlarını kurup yaz boyu kalırlardı! Bir yandan daha kozaya durmadan pamuğun toprağı havalandırılmak için havalandırılır, sulama zamanı su verilir, tarımsal ilaçlaması yapılır, koza açıncaya dek sürerdi uğraşları, sıra hasada gelince de hep birden işe koyulurlardı! “Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu” dediği gibi halk ozanı Köroğlu’nun, “teknolojik makineler” gelince Çukurova’nın sevilesi yanı karardı! Bir yandan kapitalizm özentili sistem, bir yandan toprak ağaları birbirine güç vererek insanların çalışma alanlarını daralttıkları gibi, bir yandan da emekçilerin “doymamaları” için kurgular/ oyunlar/ kumpaslar ortaya koydular!

***

Pamuğun Çukurova’ya neler kattığını anımsayalım bir: yalnız ekim/ hasat aşamasında değil, sonrasında da ekonomiye de can katardı! yaşamımın yarım yüzyılının geçtiği Kozan bugünkünden çok daha ileriydi! Birçok yerde “insan emeği” ile çalışan “çırçır makineleri” vardı! Tarladan toplanan pamuk çiğitli olarak makinenin arka bölümüne konur, önde oturan biri elindeki çubuk yardımıyla çiğitli pamuğu önüne sürükler… 

Makine pamuğu çiğitten ayırır; pamuk iplik olmak, çiğitte yağ/ yem/ tohum olmak için yola çıkardı! Çırçır makinesi üzerinde kimi zaman ilkokul çağında olanları görürdüm, çoğu zaman da gençleri, yaşlıları… Günlük Geçimlerini rahatça çıkardıkları gibi, biriktirirlerdi bile!

***

Çukurova insanının doymasını, ülkenin pamuktan kazanmasını, insanların “işsizlik” gibi bir sorun yaşamayışını, buraların “toprağının altın” olmasını kapitalizm “hiç” sevmedi! Yerli pamuk işleyen firmalara dışalımla daha ucuz fiyattan pamuk getirilirken, yerli üreticinin üründe kullanacağı tarımsal ilaçların ulaşım zorlaştı! Her yeni gelen tarımsal ilaç, yeni bir “tarımsal hastalığın” nedeni yapıldı! Üretici girdileri kullanamaz, toprağına çiğit ekemez olunca da “seçenek ürün” arayışı oldu! 

Kimi pamuk yerine soya, kimi mısır, kimi fıstık derken Çukurova’da pamuğa katma değer katan çırçır makineleri, iplik/ bez fabrikaları da çalışamaz oldu! Kısacık’ın belirttiği gibi “pamuk bitti, Çukurova bitti…” Geldik bugüne…

***

Bizim gibi “büyümesinden” korkulan ülkelerin “çıkış yolu” ulusal kaynaklarını iyi kullanmaktan geçer! Bununla birlikte dogmatik öğretiler yerine bilimin ışığına güvenmek gerekir! Tarımsal toprakların varsıllığını yadsıyan olduğunu sanmıyorum! Ancak toprağa atılan tohum, işleyen makine, tohumu geliştiren tarımsal girdiler bu yurdun “bilimsel” çalışmalar yapmış üniversitelilerin ellerine tutuşturulmadıkça bu “dışalım” kolaycılığıyla “çöküşe” dur denilemez!

“Teknolojiden” uzak durmayacak elbette; ancak bunun herkese kolaylıklar sağlaması için uğraş verecekse, daha çok kişinin “daha iyi” yaşaması sağlayacaksa anlamlı olacaktır! Toprağı bu denli verimli bir ülkenin buğdayı, bakliyatları, tarımsal girdileri dışarıdan almak gibi bir “tembelliği” olmamalı! Bu toprak susmaz, gösterir; çünkü varsıllığı ne bitti ne de bitecek!  

 


Oktay EROL

6.10.2025 12:50:00

YAZARLAR


AFETLERE VE KRİZLERE KARŞI DAYANIKLI KENTLER

SİBER SUÇ OPERASYONUNDA 567 KİŞİYE GÖZALTI, 209 TUTUKLAMA

GÜLER: DİŞ HEKİMLİĞİ KONTENJANI 3.500’E DÜŞMELİ

TÜRK DİZİLERİ AİLE ALGISINI NASIL ETKİLİYOR?

“BEYAZ ALTIN PAMUK ADANA’DA BİTİRİLDİ”

ADANA’DA ÜRETİLDİ, BRÜKSEL’DE TANITILDI

İfral TURGUT Yazdı/ HAİN BAŞBAKAN

HAYVAN BAKIMEVİ EK TESİSLERİ TAMAMLANDI

AKKAN: YAŞANABİLİR SEYHAN İÇİN GÜÇ BİRLİĞİ ŞART

TÜRKİYE’NİN OLTA BALIKÇILARI YUMURTALIK’TA YARIŞTI

Aydın SİHAY Yazdı/ DÖŞEME'DE BÌR SOKAK...

Düzgün COŞKUN Yazdı/ ATO, ADASO VE ATB YÖNETİMİ DÜNE KADAR TATILDE MİYDİ!?

İETT’DEN MEME KANSERİ FARKINDALIK OTOBÜSÜ

SANATÇI VE AK PARTİ MİLLETVEKİLİ MEMLEKETİ ADANA’DA

TARİHİ TAŞKÖPRÜ’DE SPREY BOYA TEMİZLİĞİ

İfral TURGUT yazdı/EVİTA

CHP ADANA İL KONGRESİ 18 EKİM’DE