İfral TURGUT

Tarih: 01.06.2020 02:13

PANOPTİKON SİSTEM ve MODERN DELİLİK

Facebook Twitter Linked-in






Michel Foucault, çağımızın önde gelen düşünürlerinden biri. Tarihçi, edebiyat eleştirmeni, antropolog ve sosyolog kimliğiyle tanınıyor ve post modernizmin kurucuları arasında sayılıyor. Deliliğin Tarihi,Kliniğin Doğuşu,Bilginin Arkeolojisi,Kelimeler ve Şeyler,Cinselliğin Tarihi gibi eserleri var.   .





Felsefesinin temeli;Özne Kimdir,İktidar Nedir,Delilik, Suç, Cinsellik, Bilgi gibi kavramlara dayanır ve bu kavramlar, iktidar tarafından bireyi biçimlendirmek için kullanılır. 





Bu durumun en basit örneği, eğitim kurumlardır. Eğitim kurumları, bireyi ve toplumu şekillendiren ve onların nasıl düşünüp davranmaları gerektiğini empoze eden kurumlardır. Ancak,günümüz toplumlarında bu tarz kurumlar sayesinde baskı, ya da denetimin uygulanması, geçmişe kıyasla şiddetten arınmış durumdadır.





Foucault günümüz toplumlarının bu özelliğini, Jeremy Bentham tarafından önerilen bir hapishane sistemiyle, Panoptikon Sistem örneğiyle açıklar.Panoptikon Sistemde daire biçiminde inşa edilmiş hücrelerde yaşayan mahkumlar, merkezden izlenip izlenmediklerini asla bilemezler.Bu nedenle kendi davranışlarının denetleyicisi, gardiyanı, ya da polisi olmaya başlarlar. Yani, modern dönemin iktidarları, otoritelerini fiziksel alandan, zihinsel ve psikolojik alana taşımışlardır.





Bu sürecin sonunda bireyler, hiçbir zorlama olmadan benzer şekillerde düşünmeye ve davranmaya başlar.Çünkü toplum dışına atılmaktan; hasta, deli, sapık, cahil olarak tanımlanmaktan korkarlar.Hastayı, deliyi, sapığı, ya da cahili kimin belirleyeceği, yani normallik standartlarını kimin koyacağı ise tamamen iktidara bağlıdır





Foucault’ya göre, bugün olağan karşıladığımız, gerçek olarak kabul ettiğimiz pek çok fikir ya da kurum, iktidarlar tarafından oluşturulmuş ve kurumsallaşmıştır. Foucault, delilik kavramını bu görüşü kanıtlamak için inceler.





Deliliğin Tarihi adlı eserin konusu, 1800’lü yıllara kadar hayatın bir parçası sayılan deliliğin, modern dönemlerde tımarhaneye kapatılması ve toplumsal hayattan koparılması gereken bir durum kabul edilmesi, yani “deliliğin kurumsallaştırılması”dır. Ona göre normal ,ya da akla uygun olanın neleri içereceğini ve neleri dışarıda bırakacağını belirleyen bilgi, ya da bilim değil, değişen iktidar ilişkileridir.





Sanayileşme döneminde kentleşme, nüfus artışı gibi gelişmeler sonunda, iktidarlar, yeni normallik standartları belirlemiş ve delilik, kurumsallaştırılarak tımarhaneye kapatılmıştır. 





Foucault’nun bu görüşleri; günümüzde algoritmalar, yapay zeka, sosyal medya araçları, yüz tanıma sistemleri gibi araçlarla yapılmaktaymış.





NE DERSİNİZ? FOUCAULT HAKLI MI?







Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —