bir ömür boyu
karanlık kuyunun gıcırdayan dolabını çevirip duran, gözleri kapalı bostan beygirleri olur ya…
***
hani
‘on dönüm bostan
yan gel yat osman’
sözünü sırtlayıp,
kapak attığı her yerde hep otomobillerin arkasında oturan ve sürekli kapısını şoförüne açtıran
ilginç tipler gibi!
***
işte onlara
hayat
hep altın
kasede sunmuyor
güzelliklerini!
bazen
altın kase,
demir kelepçeye
dönüşüyor
***
say ki paran var
güzel günler yaşıyorsun
sürekli yükseliyorsun
insanlar çevrende el pençe divan duruyor!
ama
nerede konuşacağını
nerede koşacağını
nerede duracağını
nerede susacağını
bilmiyorsun!
yani
onurlu yaşamanın ağırlığı altında ezilip kalıyorsun
***
ve
an geliyor
yükselirken
piyon pozisyonuna giriyorsun!
delikanlı olmuyorsun
dik durmuyorsun
yani
gözün başın oynuyor!
ardından
asker bavulu gibi düşüyorsun!
***
çevrende kimse kalmıyor
aynı masada oturdukların, seni eli kelepçeli görünce tanımıyor!
hiç kimse demir parmaklıklara yaklaşıp halini hatırını sormuyor
arka koltukta plan yaptıkların, oturdukları koltukta adını bile anmıyor!
adın çıkıyor dokuza inmiyor sekize
madara oluyorsun ağızdaki sakıza!
***
belediye başkanlarının piyonlarından başka bir de politikacıların piyonları yok mu, onlar da var!
onlar da var!
barındıkları yer
tek pencere dört duvar!
***
şimdi
hepsinin
günleri geçiyor
kederle yasla!
***
tabii
geç öğreniyorlar!
satrançta
taşlar geri çekilebilir
ama
piyonlar asla !