P'mi yoksa B'mi, aPtal mı, aBdal mı?

“İki şey sonsuzdur: evren ve insanoğlunun aptallığı ama evren konusunda emin değilim.” Albert Einstein

“İki şey sonsuzdur: evren ve insanoğlunun aptallığı ama evren konusunda emin değilim.”  Albert Einstein 
**
Karikatürdeki Deli şöyle diyor:
"Akıllı olmakta zor!
Kafaya takması var, içine atması var… Susması var, konuşması var…
Söylemek isteyip söyleyememesi, sövmek isteyip sövememesi var…
Var da var…!"
**
"Düşünen Adam" heykelini bilirsiniz,(1).
Auguste Rodin’in ölümsüz eseridir ve evrensel olarak aklı, felsefeyi ve derin düşünceyi temsil eder. Amerika’da bir üniversite kampüsünde ya da Fransa’da bir müzede sergilenmesi, düşüncenin değer gördüğünün sembolüdür. Bizde ise akıl hastanesinin bahçesinde yer alması, sorgulamanın, yerleşik düzene karşı çıkmanın “delilik” gibi algılanabileceğinin ironik bir yansıması olan...

İşte o heykel;
Amerika’da Kolombiya Üniversitesi felsefe bölümünde,
Tayvan’da National Tsing Hua Üniversitesi içinde,
Fransa’da Paris’te bir müzenin salonunda,
Çin’de Guangzhou’daki opera binasının girişinde,
Almanya’da Alte Nationalgalerie’de…
Peki, Türkiye’de nerede?
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde!...

Sormak gerekir: Düşünmenin delilik sayıldığı bir ülke miyiz, düşünmek, birey ve toplum için vazgeçilmez değil miydi?

Ama bir gerçek var; bazen iktidarların huzurunu bozduğundan olsa gerek düşünceyi teşvik eden değil de sorgulamayı bastıran o toplumlarda, “düşünen insan” kolayca damgalanabiliyor.
**
Akıllı, deli ya da aptal olmak nedir?
Akıllı olmak;belki  dünyayı anlamlandırma, sorun çözme ve hayatı yönlendirme yeteneği ve  delilik ise bazen toplumun dışına düşmek, bazen de yaratıcı bir farklılık olabilir. Ama ya o aptallık?

İnanın, o bambaşkadır. O, elindeki zekâyı kullanmayı reddeden, sorgulamayı bırakan, düşünceyi tembelliğe terk etmektir ve  bu yüzden akılsızlıktan bile tehlikelidir.Zira akılsızlık bir eksiklik ve tamamlanabilir. Oysa aptallık öyle değil...
Çoğu zaman  tercihimiz oluyor, neden?
**
Bir hikâye ile devam edelim;
Akıl hastanesi önünde bir adamın arabasının lastiği patlar, bijonları fırlar ve bulamadığı için yedek lastiği nasıl takacağını kara kara düşünürken, pencereden izleyen bir“deli”, diğer üç tekerden birer bijon söküp takmasını önerir. Adam şaşkınlıkla, “Sen bu aklınla neden buradasın?” diye sorar. Delinin cevabı net,“Deli olabilirim, ama aptal değil!" 
*
Peki,
Aptal dediğimiz,
Farklı bir fikre maruz kaldığında hemen tepki veren ve sinirlenen, insanları “bizden mi, onlardan mı” diye bölen, okuduğunu anlamayan ve tahammülsüz kişi midir?
**
Carlo Cipolla'ya göre insanlar dört grup;
Akıllı, hem kendine hem başkasına yarar sağlayan, aptal ise kendine yararı olmayan ama  başkasına zarar verendir.
Saf ve temiz olanlar kendilerine zarar verirken başkasına yarar sağlayanlardır.
Haydutlar da var yani hep  kendine yarar sağlayan ama başkasına zarar verenler...
Ve,
Her toplumda sabit bir aptallık oranı olduğu, refah dönemlerinde azalırken, kaos ve çöküş dönemlerinde arttığını söylüyor,(2).

Neticeten,
O, ne kazanan ne de kazandıran sadece yıkandır, diyebiliriz.
**
Günümüzdeki asıl tehlike beynin çürümesi, belki de kokuşur hale gelmesi olabilir mi?

Dijital çağın dikkat dağınıklığı, bilgi kirliliği ve tüketim kültürünü kül halinde değerlendirdiğimizde;

Ne gerçekten düşünen ne de tamamen deli, ama sorgulamayan, sadece tüketen bir nesil yetişiyor diyebilir miyiz?

Cevabınız evet ise,
Böyle bir toplum, kendi yarattığı yapay zekâya bile yenilmeye mahkûm olurken. acı olan  kendi rızamızla gerçekleşiyor olması değil midir?

Değerli Okur,
İster deli ol, ister akıllı ama asla aptal olma!
Zira, deli bazen çare bulur, akıllı da yön verir; aptal ise hem kendini hem toplumu uçuruma sürükler, ki tam da bu noktada, farklı bir duruş ve kimlik devreye girmelidir diye düşünüyorum: Abdal olmak...

Toplumda hem düşünceyi koruyan hem de  sadece kendini değil, çevresini de gözeten “abdal” kimliği, inanıyorum ki çağımızın zaruri kıldığı bir duruş olabilir.

Unutulmamalıdır ki,
Türk kültüründe de abdal, yalnızca bir derviş ya da gezgin değil aynı zamanda toplumsal bir kişilik olarak, zayıf ve baskı altındakilere  yardım elini uzatan,ahlaksızlıklara karşı mücadele veren...

O;aklın ferasetini, delinin kalıplara sığmayan cesaretini ve vicdanın sarsılmaz terazisini de bir arada taşıyan...

O; Dünya malına değer vermeyen, çıkar gözetmeyen, hakikati arayan ve ve savunandır.

Her ne kadar, günümüzde bu nitelikler, çoğu zaman “naiflik” ya da “saflık” olarak görülse de, belki de insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu şey tam da budur...

Bakınız,
Farabi: “İnsan, kendi hakikatinin önünde bir engeldir.” diyor ve abdal, bu engeli aşmış, hakikatiyle barışmış kişidir...

Lao Tzu'nun “Bilenler konuşmazlar,konuşanlar ise bilmezler.”  sözünden de abdallığın adeta  sessiz bir bilgelik ve laf kalabalığından uzak duruş olduğunu anlıyoruz...

Ve,
Nietzsche'nin “Bir filozof söyledikleriyle değil, nasıl yaşadığıyla tanınmalı"  sözünden anladığımız;
"Abdallık" sözden çok yaşam biçimiyle öğretmektir."  ise artık  kalabalıkların ortasında görünmeyen ama görünmeyenlerin içinde de en çok hissedilen o abdalların, Descartes'in "Düşünüyorum, o halde varım." dediği gibi "Görünüyorum, o halde varım..." moduna geçmeleri  zamanıdır.

Değerli Okurlar,
Bertrand Russell,“Günümüzde temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise daima şüphe içinde olmalarıdır.”  diyor, sen sakın şüpheyi içinde taşıma!..
Ve,
Önce bir karar ver;
Akıllı mıyım yoksa aptal mı? 
Ya da ?
**
Şimdi, son cümle için başa dönelim;
P’mi yoksa B’mi diye sormuştum, yani aPtal mı yoksa aBdal mı diye...
Bence B,
Hem de fikriyle ve zikriyle...
Ne dersiniz?

Suat Umutlu / 10 Ağustos 2025
__
(1)Düşünen Adam Heykeli :
​Auguste Rodin'in 1880 yılında yaptığı Düşünen Adam heykeli, tüm dünyada düşünce, felsefe ve entelektüel çabanın simgesi haline gelmiştir. Orijinal adı "Le Penseur" olan eser, başlangıçta Dante'nin İlahi Komedya'sından ilham alınarak tasarlanmış ve cehennemin kapılarını düşünen bir figürü temsil etmiştir. Ancak zamanla bu anlamından sıyrılarak, evrensel bir düşünceyi ve insanlık durumunu yansıtan bir başyapıta dönüşmüştür.
(2) Yankı Yazgan.Herkes Kadar Aptal Olmak.
https://www.yankiyazgan.com/herkes-kadar-aptal-olmak/


SUAT UMUTLU

10.08.2025 15:18:00

YAZARLAR


ADANA’DA SON 95 YILIN EN SICAK GÜNLERİ. NARENCİYE VE MEYVEDE YAZ KIŞ FELAKET

EGE BÖLGESİ NARENCİYE REKOLTESİNDE YÜZDE 34’LÜK AZALIŞ

SEYHAN’DA YOLLAR YENİLENİYOR!

CHP’Lİ GENÇLER ADANA'DAN SİLİVRİ'YE YÜRÜYOR

“LİMONDA 2 TL İLE 200 TL’Yİ KIYASLAMAK YANLIŞ”

GÜN İÇİNDE 5 SAATTEN FAZLA CEP TELEFONU KULLANIYORSANIZ DİKKAT!

VALİ KÖŞGER KARŞIYAKA SANAYİ ÇARŞISINDA

“YAPAY ZEKÂDAN KORKMAYIN, GERİ KALMAKTAN KORKUN!”

MALATYA’DA ÜRETİM 5 BİN TONUN ALTINA DÜŞEBİLİR

Ç.Ü’DE YANGIN TEHLİKESİNE KARŞI FARKINDALIK ETKİNLİĞİ

TGC ONUR KURULU’NUN YENİ BAŞKANI ADNAN ÖZYALÇINER

BESİN ZEHİRLENMESİNE KARŞI 18 ETKİLİ ÖNLEM!

VAHAP MUNYAR YAZDI: ERDEMOĞLU’NDAN SASA'YA 4 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM

ADANA’DA SOKAK CANLILARI DOĞALYAŞAM ALANINDA BAKILIYOR

CHP’Lİ KADINLAR: “KADIN CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!”

SEYHAN BELEDİYESİ KREŞLERİNDE TEMİZLİK

“HALKA EŞİT HİZMET İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”