PORTAKAL ÇİÇEĞİ “FESTİVALİ/ ŞENLİĞİ”

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, ulusal basınla yerel basın ayrı tutularak duyurusu yapılan Uluslararası Adana Portakal Çiçeği Festivali’nin onüçüncüsü başladı! Gidip görmedim; eksiklik de olarak da görmüyorum nedense…

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, ulusal basınla yerel basın ayrı tutularak duyurusu yapılan Uluslararası Adana Portakal Çiçeği Festivali’nin onüçüncüsü başladı! Gidip görmedim; eksiklik de olarak da görmüyorum nedense… Ancak elektronik postaya gelen bültene göre, Atatürk Caddesi’nde gerçekleştirilmiş renkli kostümlü kortej! Sözde herkes sevinç içindeymiş; bunca yaşananların arasında nasıl başarılmışsa bu, kortej Uğur Mumcu Alanı’na dek sürmüş! Kimler vardı acaba orada, kimler kortejde bulunmak için koşmuştu; bilmiyorum!

“Portakal çiçeği” denildiğinde aklınıza ilk başta “portakalın çiçeği”, onun yaydığı kokusu, üzerinde uçuşan böcekleri gelmez mi? Düşünsenize şimdi Kozan’ın portakal bahçelerini, bahçelerin kokusunu, bal alan arılarını… Dışarıdan gelenler ne denli ilgililer ya da sorguluyorlar bilmiyorum da; Atatürk Caddesi’nde kortej boyunca portakalın “atası” sayılan turunç ağaçlarını göremezsiniz! Bir zamanlar olduğu söylenir, ancak özellikle gençlerin caddede “top gibi” oynadıkları, birbirine attıkları gerekçesiyle kestirilip yerine tropikal ağaçlar dikilmiş! Gençlerin elinden turunç meyvelerini alıp “taş” tutuşturmuşsunuz oysa!

***

Anakent Belediyesi’nin son yıllarda tropikal ağaç sevenlerin tersine “yeniden turunç” ağaçları dikilen yerler oluşturduğunu biliyorum! Ancak portal çiçeğinin tadına/ kokusuna varılan yerin Atatürk Caddesi olmadığını da biliyorum! Bir garip değil mi? “Portakal çiçeği” öne çıkarılarak bir festival düzenlenecek, “festival korteji” kaldırımında tropikal ağaçların dikili olduğu bulvarda yapılacak! Dışarıdan gelen birisi olsam “hani, nerede portakal çiçeği” diye sorardım örneğin!

Adana’da yaşamını sürdüren biri olarak, düzenlenen herhangi bir etkinlikten Adana’nın kazanmasını, önünü açacak etmenlerin oluşmasını, yaşamın daha da anlam bulmasını, kentte şenlik havasının esmesini isterim doğal olarak. Koca Adana’nın iki/ üç sokağından yükselen zımbırtı ile mangalda duman kokusunun yayıldığı bir geniş alana tanık olursunuz; geçtiğimiz yıldan anımsıyorum! Sonrasında geriye kalan parklarda ezilmiş çiçekleri, dalları kırılmış gülleri, çöplerin dalga geçer gibi uçuştuğu alanları… 

***

Her yıl yazıyorum; yine yazayım… “Karnaval” sözcüğü Hristiyan inancında önemli bir yere sahiptir. Geleneksel olarak, karnaval dönemi Lent (Büyük Perhiz) adı verilen 40 günlük oruçla birlikte ruhani hazırlık sürecinden önce gerçekleşir. Hristiyan inancına göre bu dönemde insanlar daha yalın bir yaşam sürdürmeye, içsel bir arınmaya odaklanırlar. Karnaval, bu döneme "veda" niteliğinde, yemek, eğlence, kutlamalarla dolu bir zaman dilimi olarak gerçekleşir.

Örneğin, Mardi Gras (Yağlı Salı), Lent döneminden hemen önceki gün kutlandığı söylenir. Özellikle Katolik Hristiyanlar için “karnaval” önemli bir etkinliktir. Bu geleneksel kutlamalar hem dini hem de kültürel açıdan derin anlamlar taşır….

***

Bizde bir “özenticilik” vardır ya; İngilizce “tamam” anlamına gelen “okey” bile “ok” diye yazılıp/ söylenir kimilerince! “Ok”un, yayla atılan ucu sivri ya da özellikle ucuna metalden sivri bir başlık takılan çubuk olduğu akla bile gelmez! Bir etkinlik yapıyorsunuz, “portakal çiçeği” demişsiniz portakalın ağacı/ yaprağı/ çiçeği yok! Bir etkinlik yapıp adına karnaval” diyorsunuz, dinsel önem taşımasının üstünü çiziyorsunuz/ neyin büyük perhizi anlamına geldiğine ilişkin açıklama yapmıyorsunuz, Adana’da gerçekleşmesine karşın yerel basını gözden uzaklaştıracak adımlar atıyorsunuz…

Başta, etkinliğin “festival/ şenlik” gibi adlarla anılmasını isteyenlerdenim. Bunu birçok “üst düzey” açıklamalardan da görmek olası; aynı düşüncede olanların olduğunu biliyorum! Şunu önemsiyorum: etkinliklerin bir kent, bölge için önemi yadsınamaz, ancak “orada” bıraktığı/ bırakacağı izler olmalıdır! Bakınız, Altın Koza Film Festivali Adana’da sinema sanatını kamçılıyor, Portakal Çiçeği Festivali de bir benzer iz bırakmalı; üç kişinin kişisel istencine hapsedilmemeli, adana basını da içinde yer bulabilmeli…

 


Oktay EROL

9.04.2025 21:03:00

YAZARLAR


BİLGİÇ: ÇUKUROVA EMEĞİN VE ÜRETİMİN SEMBOLÜDÜR

“NİSAN AYINDA MARKETTE 39 ÜRÜNÜN 28’SİNDE FİYAT ARTIŞI, 11’İNDE İSE FİYAT AZALIŞI GÖRÜLDÜ

ADANALI SANAYİCİLERE ŞİKAGO TİCARET MERKEZİ TANITILDI

ESTETİK YAPTIRMAK İSTEYENLERİN EN SIK DÜŞTÜĞÜ 5 HATA!

TUİK İŞSİZLİK ORANINI AÇIKLADI

ÜRETEN KADINLARA “GİRİŞİMCİ YETKİNLİK KAZANDIRMA PROGRAMI”

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ YARARINA FOTOĞRAF SERGİSİ

ADANA’DAN AVUSTRALYA’YA UZANAN HAYATIN HİKÂYESİ

VALİLİK AÇIKLADI

“NÖBET, İCAP VE FAZLA MESAİ ÖDEMELERİNDE AKSAMA YOK”

CEYHAN’A İSMET İNÖNÜ KENT MEYDANI

TÜRK LEZZETLERİNİ USTALARINDAN ÖĞRENİYORLAR

FAZIL SAY’IN 50. SANAT YILI

“EMEĞİMİZE, HAKLARIMIZA, GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKIYORUZ!”

TGC 48. GENEL KURULU’NDA MUNYAR YENİDEN ADAY

DEMİRÇALI 1 YILINI DEĞERLENDİRDİ

YÜREĞİR’DE ORTAK HAYALLER’ PROJESİ