İfral TURGUT

Tarih: 17.03.2023 13:19

<strong>SABAH OLUR, SABAH OLACAKTIR</strong>

Facebook Twitter Linked-in






Tevfik Fikret sadece büyük bir şair değil, “Ben inkılâp ruhunu ondan aldım,”  diyen Atatürk’ün fikir önderlerinden biri; Galatasaray Lisesi’nin kahraman müdürü ve Aşiyan’ın onurlu misafiri. İstibdadın en karanlık günlerinde bile asla ümidini yitirmeyen,





“Zulmün topu var, güllesi var, kal’ası varsa,





Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.





Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa,





Sönmez ebedi her gecenin gündüzü vardır,” diyen mangal yürekli adam.





Oğlu Haluk’a sesleniyor SABAH OLURSA adlı şiirinde. Aslında, 110-120 yıl öncesinden hepimize sesleniyor şu karanlık, şu gerilimli günlerimizde. O şiiri parça parça alıyor, bugünkü Türkçeyle ve araya kendi yorumlarımı da katarak sunmak istiyorum.





Bu memlekette de bir gün sabah olursa, Halûk,
Eğer bu memleketin sislenen şu nâsiye-i
Mukadderâtı, kavî bir elin kavî, muhyî
Bir ihtizâz-ı temâsıyla silkinip şu donuk,
Şu paslı çehre-i millet biraz gülerse.
..





Diyor ki,





Er veya geç, bu memlekette bir gün sabah olacaktır. İşte o gün bu memleketin sislendiği için zor okunan, okunmadığı zannedilen alın yazısı, dirençli, dinç ve güçlü bir elin dokunuşuyla silkinecek ve milletin o donuk, ifadesiz yüzü mutlaka gülmeye başlayacaktır.





                                                     O gün
Ben ölmemiş bile olsam, hayata pek ölgün
Bir irtibâtım olur şüphesiz;





Diyor ki,   





O günlerin gelmesi zaman alabilir. Muhtemelen ben ölmüş olurum. Ölmesem bile hayatla çok zayıf bir irtibatım kalacaktır





                                          O gün benden
Ümîdi kes, beni kötrüm ve boş muhîtimde
Merâretimle unut; çünkü leng ü pejmürde
Nazarlarım seni mâziye çekmek ister; sen
Bütün hüvviyet ü uzviyyetinle âtîsin:
Terennüm eyliyor el’ an kulaklarımda sesin!





Diyor ki,





İşte o gün beni unut. Ben arık kötrüm, aksak, yürüyemeyen bir adam olmuşumdur. Sana ayak uyduramam. Oysa sen geleceğe koşmalısın. Ben seni engeller, yavaşlatırım. gözlerime bile bakma. Onlar seni geçmişe çekmek ister. Oysa sen bütün etin kemiğinle geleceksin. Dönme arkana ama bil ki, güzel şarkılar gibi sesin her zaman kulağımda olacaktır.





Evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler,
Tulû-i haşre kadar sürmez; akıbet bu semâ,
bu mâi gök bize bir gün acır; melûl olma.
Hayatta neş’ e güneştir, melâl içinde beşer,
Çürür bizim gibi..
.





Diyor ki,





Elbette sabah olacaktır. Geceler sonsuza kadar, mahşere kadar  devam etmez. En sonunda bu mavi gök bize  acıyacak ve gülen yüzünü gösterecektir. Hayatta neşe güneştir.. bedenimiz gün gelecek usanç içinde çürüyecektir.





                           Siz, ey fezâ-yı ferdânın
Küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
Ufukların ebedî iştiyâkı var nûra.





Diyor ki,





Siz yarının küçük güneşlerisiniz. Her biriniz bir güneşsiniz. birer birer uyanın ve aydınlatın kararmış ufukları. Onlar da sizi özledi hadi, aydınlatın onları ışıl işıl. 





Tenevvür... Asrımızın işte rûh-ı âmâli;
Silin bulutları, silkin zılâl-i ehvâli;
Ziyâ içinde koşun bir halâs-ı meşkûra.
Ümidimiz bu: Ölürsek de biz, yaşar mutlaka.
Vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!





Diyor ki,





Aydınlanma ve ışık. İşte çağımızın özlemi ve ruhu. Şu kara bulutları silin üzerinizdeki şu korku gölgesini atın. Artık o kutlu kurtuluş, ışıklar içinde sizi bekliyor.. Siz de  ışığa doğru koşun. Biz belki o zamana kadar öleceğiz ama eminiz ki, biz ölsek bile vatan sizlerle bu zindan karanlığından kurtulmuş olarak, sonsuza kadar yaşayacaktır.





EVET, ASLINDA BİZE SESLENİYOR FİKRET BİR ASRIN ÖTESİNDEN.









VE









DİLERİM ANLAŞILMIŞTIR.



Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —