Bir devlet büyüğü, “Hırsızlık oğuldan babaya geçmez. Babadan oğula geçer,” demişti. Haklıydı Allah için. Pisliğin aşağıdan yukarı değil, yukarıdan aşağı bulaştığını anlatmak istiyordu. Bugün sahte diplomaları tartışıyoruz. Ama hiç birimiz bu pisliği kim yarattı, bizim bu konuda hiç mi suçumuz yok, diye dönüp arkasına bakmıyor. Bakalım mı? İster misiniz?
Hatırlar mısınız “ödev bürolarını”? Çok revaçtaydı bir zamanlar. Çok da iyi bir gelir kapısıydı. Ortaokul ve lise öğrencilerine para karşılığı ödev yapıyorlardı. Bunun için bürolar tuttular, müşteri çekmek için ilanlar verdiler. Çok para kazandılar, çok. Size halen internette olan bir ödev bürosu ilanı sunuyorum. Büronun adı, adresi, iletişim bilgileri açık açık yazıyor.
“ÖDEV HAZIRLAMA DERDİNE SON
Evet, arkadaşlar ödev hazırlama derdinize son veriyoruz. Bireysel ödeviniz mi var, toplu olarak arkadaşlarınızla ödev mi hazırlayacaksınız. Kafanızı fazla karıştırmayın bize gelin ödevinizi biz hazırlayalım. Ödevinizi konusu ne olursa olsun deneyimli ve eğitimli ekibimizle kaç sayfa olduğuna bakmadan ödev teslim işlemlerinizi hallediyoruz.”
Elbette babasının hayrına değil. Peki kim çalışıyordu buralarda? Enerjik, hırslı genç öğretmenlerle, gençlerin feyz alması gereken emekli öğretmenler. Onların hepsi mesleğe başlarken şu andı içmişti, ya da içmeliydi. Onun adı: ÖĞRETMEN ANDI.
"Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”
İşte genciyle yaşlısıyla bu andı için öğretmenler, namusunu, onurunu yok sayıp, para uğruna gencecik dimağlara sahtekarlık öğretiyor, beyinlerine, “Neticeye giden her yol mübahtır,” Makyavelizmini kodluyordu.
Ya veliler? Çocuklarını nasıl bir bataklığa sürdüklerinin bile farkında olmadan, bu pisliğe cebinden para vererek iştirak ediyordu. Hiç birisinin aklına, “Evladım, sen şimdi hak etmediğin bir not alacaksın. Bu ahlaksızlıktır, hırsızlıktır,” demek gelmedi.
İşler büyüdü, ödev büroları “tez bürolarına” dönüştü. Alın size bir başka ilan:
“Üniversite öğrencilerine tez yazdırma desteği verilir. Gerek lisans öğrencilerine gerek yüksek lisans öğrencilerine parayla tez yazdırma konusunda destek vermekteyiz. Bizi aramadan karar vermeyin. Deneyimli ekip olarak tüm branşlarda akademik destek vermekteyiz. Lisans, yüksek lisans, master, doktora öğrencilerine tez hazırlama, tez yazdırma, literatür tarama, intihal kontrolü ve intihal düşürme desteği verilir.”
Lisans, yüksek lisans, master, doktora tezlerini parayla yazdıran bilim adamlarının (!) diplomaları gerçek olsa ne olur, Allah aşkına?
Siz hala üniversitelerin bilişim sistemlerine girip, bedelini ödeyen herkese diploma üreten, suç ortakları da üniversitelerin içinde olan çağdaş sahtekarların peşinde misiniz?
BAŞIMIZI İKİ ELİMİZİN ARASINA ALIP, BİRAZ DÜŞÜNELİM, LÜTFEN