Rus fizyolog Pavlov’un köpeklerle yaptığı deneyi bilmeyen yoktur. Köpeklere et verirken, zil çalar ve bunu yüzlerce kez tekrarlar. Sonunda köpekler zil sesini her duyuşlarında, sanki et yiyeceklermiş gibi salyası akmaya başlar. Buna
'Şartlı Refleks' denir.
Aynı duyguyla sürekli beslenen hayvanın doğasında olmayan bir uyaran, yani zil sesi, onu doğasında olan eti görmüş gibi heyecanlandırır olmuştur. Ama, sürekli zil çalınır ve hiç et gösterilmezse, bir süre sonra şartlı refleks yok olmaya başlar. Refleksin pekiştirilmesi için ara sıra et verilmelidir.
Köpeklerin ağızlarının sulanması için şartlı refleks düzenli olarak pekiştirilmelidir. Şartlı refleksin objesi köpeklere karşı et olabildiği gibi, başka canlılara karşı hububat da olabilir.
Bir gün Pavlov'un enstitüsünü su basar ve köpeklerin bir kısmı boğulur. Boğulmayanlar tekrar bir araya getirilir. Ama tir tir titremektedirler. Çünkü içlerine ölüm korkusu girmiştir. Pavlov zilini çalar ama köpekler hiçbir tepki vermez.
Pavlov teşhisi ve kuralı koymuştur:
“Ağır travmalar, şartlı refleksleri yok eder.” Köpekler yeniden en doğal, en ilkel durumuna dönmüşlerdir.
Pavlov’un ortaya koyduğu şartlı refleks aynen insanlar için de geçerlidir. Her zil çalınışında ağzı sulanarak,
“Vur de, vuralım, öl de, ölelim,” diyenleri, sistemli bir şekilde besleyemezseniz, bir gün refleks kırılması yaşayacaklar, Belki yine vuracaklar, yine ölecekler ama kimi, kim için, kimlerle kendileri de bilemeyecekler.
Bu canlıları sürekli kullanmak isteyenler, sürekli beslemek zorundadır. Bunlar da bir gün en doğal, en ilkel hallerine dönecekler ama bakalım ne zaman ve hangi ağır travmadan sonra.
DİLERİM,
- TÜM ÜLKE BU TRAVMANIN BEDELİNİ HEP BERABER ÖDEMEK ZORUNDA KALMAZ.