SİLAH BIRAKMAK MI DEDİNİZ?

Bu günlere nasıl geldik? 85 milyonun herhalde yarısı yaşananları unuttu. Bugünkü kayıtsızlığın bir nedeni de bu olabilir mi? 1978-2025. Çok yakından olmasa da bu süreci izledim, biliyorum. Unutanlara çok kısa, minicik bir özet.

 

 

Bu günlere nasıl geldik? 85 milyonun herhalde yarısı yaşananları unuttu. Bugünkü kayıtsızlığın bir nedeni de bu olabilir mi? 1978-2025. Çok yakından olmasa da bu süreci izledim, biliyorum. Unutanlara çok kısa, minicik bir özet.

1978 li yıllar. Öğrenciydim. Ülkemizde soğuk savaşın etkisiyle kan gövdeyi götürüyordu. Doğuda “bir kedim bile yok” diyen Kemal Burkay, vb, kişiler ve örgütler vardı. Derken PKK diye bir örgüt türedi. Duyardık, “MİT’in desteklediği bir örgütmüş” diye. “Entelektüel düzeyi yoktur, tartışmaz, vurur” denirdi. vs. vs.

12 Eylül süreci. Diyarbakır Cezaevinde yaşananları dinlemeye yürek ister. Meydan mitinglerinde “kart, kurt” diyerek inkâr sesleri çınlıyordu. Sonra örgüt, yurt dışına çıkarak Suriye ve başka istihbarat örgütlerinin denetimine girdi.

BOP (Büyük Orta Doğu projesi)nin dünya kamuoyuna duyurulduğu dönemde, 1984 de Eruh ve Şemdinli Baskını ve “üç beş çapulcunun işi” diyerek önemsemeyen Turgut Özal. Sahneye silahlar çıkınca doğudaki tüm örgütler dağıldı ve Kürt sorunu PKK nın tekeline girdi.

41 yıldır bu işten nemalanan karşılıklı çevreler. Yönetenler oy devşirip iktidar oluyordu, örgüt yöneticileri Kürt halkını manipüle etmek için olayları tırmandırıyordu. Örgütle devletin kıskacında kalmış bir halk. Gece PKK, gündüz asker. Gerisini siz düşünün.

Asıl proje, ABD-İsrail-Kürdistan üçgeni. Bu bağlamda BOP kapsamında Kuzey Irak ve Suriye’de otonom devletler tamam. Türkiye ayağı şimdilik askıya alınıyor. ABD İran’a çekidüzen verme öncesinde bölgede sorun istemiyor.

Ve gelinen nokta. Devlet Bahçeli’nin talimatıyla silah bırakma. Bu nasıl bir talimatsa?

İlk tespit. Bu bildirinin, devletin kurumlarının ve cumhur ittifakının önceden onayının alınıp yazıldığını düşünüyorum. Bildiri reddedilmediği için ilerde ülkemiz yeni bir imha, soykırım, vb. suçlamalarla karşı karşıya kalabilir mi?

Cumhuriyetin tapusu Lozan Anlaşması ve 1924 kurucu Anayasasının öncesinin referans alınması isteniyor. Bunu saltanat artıkları da istiyor. Bu konuda hemfikirler. Lozan’dan öncesi ne var? Sevr Anlaşması var, saltanat var, şeriat var.

Batılı güçlerden, 1916 da Britanya, Fransa ve Rusya arasında yapılan, “Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki topraklarının paylaşılmasını” öngören, Sovyet Hükümetince ifşa edilen gizli Sykes-Picot Antlaşmasında eksik bırakılan işin tamamlanması isteniyor.

Nedense Osmanlı’nın son dönemi geliyor aklıma. İngiltere, Fransa, Rusya, Osmanlıdan sürekli reform talep ediyorlar. 1839 Tanzimat fermanı, 1856 Islahat Fermanı 1876 Anayasası yetmiyor. Bağımsızlık hareketlerini destekliyorlar, yetmiyor kendileri paylaşmaya devam ediyorlar.

İmparatorluk bakiyesi bir ulus devlet olmanın kaçınılmaz sonuçlarını yaşadık, yaşıyoruz. Mübadele. Acı, gözyaşı ve dram. Cumhuriyet öncesi Ermeni tehciri. Keşke hiç yaşanmasaydı ama kaçınılmazdı, çaresiz yaşanacaktı. Kürt sorunu. Bu yara 100 yıl sonra tekrar kanadı.

Ülkemizin değil, ABD nin ajandası uygulanıyor. İçeride ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan sıkışma ve bunalma, dışarıda “dostum Trump”ın sevecen tweetleri(!) var. Bu ajandaya uyulmak zorunda.

Barış, bu işin maskesi, her iki tarafın da hedefe giden yolda kullandığı bir aparat. Farklı düşünceleri dile getirenlerin başına vurulan bir sopa.

Bu bildiride, demokratik, kültürel ve sosyal talep yok, Otonom bir bir devlet hedefi var. KCK (Kürdistan Topluluklar Birliği) birimlerinden sadece PKK feshediliyor. Neden? Uluslararası terör örgütleri listesinden çıkabilmenin en kolay yolu, örgütün kendisini feshetmesiymiş. (Emekli Büyükelçi Ahmet EROZAN). Yani örgüt dimdik ayakta.

Lozan ve Cumhuriyete “100 yıllık reklam arası” diyen, ılımlı İslamcılar ve PKK, rejim değişikliği için düğmeye bastılar. Mehmet Uçum: “…Kuruluş sürecimiz, yeni anayasa başta olmak üzere kapsayıcı reformların yapılmasıyla tamamlanacaktır.”

Bu süreç yürümez, bozulur ama iki tarafta kısa vadeli kazan-kazan yöntemini deniyor. Cumhur ittifakı, CHP yi Kürtlerden uzaklaştırmak için bubi tuzağı kurdu. Kürtleri yanına alıp iktidarını sürdürmek istiyor. Çünkü Lozan CHP nin kırmızı çizgisi. CHP dönen dolabın farkında. PKK ise, önderini ve yandaşlarını hapisten çıkarıp güç tazelemek istiyor.

Göle çalınan bu mayadan yoğurt olmaz. Çünkü göl, bu mayayı reddeder ama atıklarla suyu kirletilmiş, açık sulama yüzünden suyu azalmış. Üstüne üstlük, maya da Amerikan patentli, biyolojik olarak çok güçlü.

Gelelim bana. Bu konuda başım hep belada olmuştur benim. Geçmişte “Kürt sorunu çözülmeden demokrasi gelmez” dediğim için adım, belli çevrelerde “Kürtçü” ye çıkmıştı. Bakalım, bugün kim hangi yaftayı yapıştıracak? Eee, ne yapayım, huyum böyle. Ben vicdanıma hesap veririm.

Peki, çözüm konusunda ne düşünüyorum?

Bir sorunu dile getirdiğimde çözüm önerimi de mutlaka sunarım. Ama çözüm de üretemiyorum. Çünkü sorun, uluslararası boyuta taşındığı için benim boyutlarımı aşıyor. O yüzden bu yazı günlerdir gün ışığına çıkmayı bekliyor.

Tek yapabildiğim; bu açıklamayı yapıp şerhleri düştükten sonra içten bir iyimserlikle diyorum ki:

Görelim, izleyelim bakalım, n’olcek bu işin finali?

13 Nisan 2025.

Mahmut TEBERİK

m.teberik@gmail.com


Mahmut TEBERİK

18.05.2025 17:51:00

YAZARLAR


ADANA’DAKİ KHK’LILAR GÖREVE İADE İSTEDİ

AZERİLER ADANA’DA KEBAP ATÖLYESİNDE

FAKİR BAYKURT ÖYKÜ ÖDÜLÜ ZAFER DORUK’UN

ŞEREF BELGESİNİ ERDOĞAN’DAN ALDI

ARASTA’NIN SESİ DUVAR GAZETESİ YAYIN HAYATINA BAŞLADI

Şahin ESENDEMİR Yazdı/ ALİ ÖZGENTÜRK'E, GERÇEK YOL ARKADAŞIMA VEDA!..

UZMANLARDAN MENENJİT UYARISI

OBEZİTENİN KADINLARDA YOL AÇTIĞI 8 SAĞLIK SORUNU

MESLEKTE 50 YILINI DOLDURAN ECZACILARA PLAKET

ÜNİVERSİTE HASTANE YÖNETİCİLERİ ADANA’DA

LÖSEV MUTLU ET PAKETLERİ ADANALI AİLELERE ULAŞTIRILDI

ÖZGENTÜRK ADANA’DA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

ALADAĞ’DA BAŞKANIN ÇARDAĞI

YÜREĞİR’E CAM ŞİŞE KUMBARASI

BAZI HAYATLAR VARDIR; BİR PERDEYE SIĞMAZ…

Düzgün COŞKUN Yazdı/ SEYHAN'IN SORUNLARI SEYHAN'I AŞIYOR AMA!

YÜREĞİR’DE ENGELSİZ KUTLAMA