Sinapslar, elektriksel uyarıları kimyasal mesajlara çevirerek, nöron hücreleri arasında iletişim kurulmasını sağlayan sıvı dolu küçük boşluklardır.

Nöronlar ve sinapslar embriyonun gelişiminin en erken aşamasında oluşmaya başlar.

Küçük çocuklar 110.000 trilyon sinapsa sahipken, bu sayı yetişkinlerde tahmini olarak 1.000 - 5.000 trilyon arasındadır.

Sinapslar iletim için kullandıkları mekanizmaya göre iki ana sınıfa ayrılır: Kimyasal ve elektriksel.

Sinaptik budama, sinapsların ortadan kaldırılması veya zayıflatılması sürecidir. 2 yaşında başlar ve genellikle yaklaşık 10 yaşına kadar devam eder.

Çocuklar 8 yaşına kadar soyut kavramlara ilgi duymazlar, kabul etmezler. Onlar için her şey elle tutulur, gözle görülür, tadılabilir, işitilebilir, vb. beş duyu organı ile tanımlanıp, algılanabilmelidir. Yani, çocukların dünyasında dini doğmatik kavramların ve tanımların yeri yoktur.

Çocukların bu özellikleri nasıl köreltilebilir? Sinaptik budama yoluyla. Bildiniz, 8 yıllık ilköğretim yerine 4+4+4 sistemiyle. Çünkü çocuk, kesintisiz 8 yıllık eğitimin sonunda olayları mümkün olduğu kadar akıl süzgecinden geçirir, mantık terazisinde tartar ve özgürce karar verir.

Sinapsları fazla olan insanlar doğru düşünür, sorgular, doğru sentezler yaparmış. Küçük yaşta din eğitimi alan beyinler gelişemez, düşünme ve sorgulama yeteneğini kaybedermiş. Çünkü bu eğitimi alan çocuklarda sinaptik budama başlar, yani sinapsları körelir ya da yok olurmuş.

Prof. Dr. Ali Demirsoy; “sinapsları körelmiş ya da yok olmuş bir kişi, dünyanın en zeki kişisi de olsa, o kişiye dünyanın en iyi eğitimini de verseniz artık o insandan hayır gelmez” diyor.

Cübbeli ne diyor? “dünyaya dair, bilime dair, teknolojiye dair, velhasıl yeryüzünde her şeye dair çözüm yolu Kuran’dadır. Elin gâvuru Kuran’ı okuyup bu buluşları yapıyor. Oysa biz göremiyoruz”. Ulemanın hakkını da yemeyelim. Sallama konusunda dünyada hiç kimse ellerine su dökemez.

Sonuç olarak bu ülkede; sinapslar erkenden budanır, körelir ve kapanır. Sinapsları açık kalanlar ise ülkede uygun ortam olmadığından beyin göçü kervanına katılıp geleceğini yurt dışında ararlar.

Sizce, şu anda devleti yöneten siyasi ve bürokratların yüzde kaçının sinapsları açık durumdadır?

Biliyorum, canınız sıkıldı. O halde gelsin bir Bektaşi fıkrası da gül cemaliniz neşelensin.

Bir Bektaşi babası yağmurlu bir günde yol üzerindeki bir hana gelmiş. "Kalacak yerin var mı hancı?" diye sormuş? Hancı "Büyükçe bir oda var, 3 tane medrese hocası kalıyor, bir soralım belki razı olurlar" demiş. Sormuşlar, hocalar da kabul etmiş.

Akşam yemekler yenmiş Hancı bir tepsi baklava getirmiş. Bektaşi baklavaya uzanınca çekmişler. "Yatalım, gece kim hayırlı bir rüya görürse baklavayı o yesin" demişler. Sabah kalkmışlar.

Birinci hoca: "Ben rüyamda Kâbe'ye gittim, kutsal yerleri gördüm, dualar ettim".

İkinci hoca; "Ben gökyüzüne çıktım, meleklerle namaz kıldım sonra beni yeryüzüne indirdiler"

Üçüncü hoca; "Ben rüyamda arş-ı alaya çıktım, namazlar kıldım dualar ettim" demiş.

Bektaşiye dönüp "sen ne gördün?" demişler.

Bektaşi; "Gece uyandım, baktım ki sizler yoksunuz, gitmişsinizdir diye baklavayı yedim, yattım."

09 Ağustos 2025.

Mahmut TEBERİK