Bir artı ikinin toplamı üç yapıyor! Dün günlerden salıysa; bugün çarşamba, yarın da perşembe! Bunun tersini söylemek, matematiği bilmemektir! Doğaya hayınlık yapar, ağaçları/ yağmur derelerini yok etmeye kalkıştığınızda “beklenmedik” sonuçlarla karşılaşmamak olanaksızlaşır! Ormanda yaşayan canlılar yaşamlarını sürdürmek için “istemedikleri/başka” yaşam alanları ararlar, ya da kendi doğalarında kalmayı sürdürürlerse yaşamlarının sonu olur!
Olması gereken, canlı yaşamının sürdüğü ortamların canlı tutulmasıdır! Ağaçsız bir alanda kuşların yaşamasını sağlayamazsınız! Bitkilerin çiçek açmadığı yerlerde arıları koruyamazsınız!
***
Bugünlerde sıkça gündeme gelen sokak hayvanları, hayvanların uyutulması/ kısırlaştırılması gibi olgular; doğanın matematiğine uyulmadığının, yaşam alanlarını sanayiye dönüştüren kapitalizmin kirliliğinin/ acımazlığının kanıtıdır! Dağ hayvanlarının yaşam alanlarında kurulan taş ocakları, maden arama çalışmaları, sulak yerlerin kurutulmasının sonucu önce köylere, ardından kentlere inen hayvanların “çevreye” verdiği zararlar zaman zaman karşımıza çıkar!
Yine benzeri… Çocukluluk yıllarımızı yaşadığımız kentlerde “köpekler” bu denli sokaklarda gezmezlerdi! Köylerde, ağaçların bol olduğu/ toprağın ekildiği yerlerde yaşarlardı! Her evin önünde köpekler olurdu; bir yandan bekçilik yaparken, bir yandan da köylüye bahçesinde/ tarlasında geceleri çalışması sırasında yoldaş olurdu!
***
Ülke politikasının, verimli toprakları işleyen köylüyü/ köyünde “ürettiğiyle” geçinemez duruma sürüklemesiyle birlikte, özellikle genç kuşak köyün dışında geçimini sağlamak için kentlere geldi! Toprağı işlemekten/ suyu kullanmaktan/ ekip-biçmekten başka bilgisi olmayan gençler “kalifiye” olmadıkları işlerde çalışmaya başlarken, bir yandan da köy nüfusu azalmaya başladı! Kentlerde “varoş” diye adlandırılan bir “sınıfın” varlığı başlarda “kentlileri” rahatlattığı ileri sürülse de, günümüzde iş olanaklarının zorlaşmasına, işsizliğin artmasına neden oldu!
Ülkemiz tarımsal alanları geniş, geniş olduğunca da tarımsal alanlarını kullanamayan durumda şimdi! Toprağı işleyen, suyu kullanan köylerde yaşamıyor artık! Hiçbir toprak bilgisi olmayanlar, toprağın kokusundan kıvamını anlayanların ellerinden toprağını geniş oranda aldılar! Köyde ekmeğini kazanamayan üreticiler, karın tokluğuna çalışma pahasına kentlerin yolunu tutarken, kendilerine “yoldaş” olan, ürünlerine “bekçilik” yapan köpekler de “aç kalmamak/ doymak” için köyleri terk etmek zorunda kaldılar! Önce kentlerin kıyı bölgelerinde, ardından biraz içeride derken, şimdi kent merkezlerinin göbeğinde insanlarla birlikte yaşar duruma geldiler!
***
Sokak hayvanlarının, insanların “bolca” yaşadıkları yerlerde, araçların son hızla gittiği/ egzoz gazıyla kirlettiği alanlarda yaşamak istediklerini hiç sanmıyorum! Günün belli saatlerinde “toplu/ çeteleşmiş” gruplar, insanların koşuşturmalarından pekte haz almadıklarını gösteriyor aslında! Her şeyden önce doymak için kentlerin merkezinde olduklarını düşünüyorum!
Sokak hayvanlarının doğadaki yaşamlarını, “insan” olduklarını söyleyen “azgın kapitalistlerin” doyumsuzluklarının neden olduğunu bilelim önce! Kırsal/ köy yaşamı yeniden “albenilileşmedikçe” de kentlerde “sokak hayvanları” hep sorun olacaktır! Bazı köşelerde kendilerini “hayvan sever” diye tanıtanların, söz ettikleri kısırlaştırma, ya da bazı çok bilmişlerin önerdiği uyutma adı verdikleri önlemler bile birer “kapitalist” anlayışın ürünü! Kısırlaştırdınız, bunun sonu nereye varacak? Uyutmak istediğinize göre, uyanmasını da istemeyeceksiniz! Bir yandan sokak hayvanları doymak için saldırganlaşacak, bir yandan saldırgan hayvanlar sopayla dövülecek, bir yandan “suçlu kim” sorusuna yanıt bulunmak yerine “göstermelik” cezalarla herkesi oyalayacaksınız! Yaşamın matematiği “hiç” öyle demiyor ama; bir artı iki, eşittir üç ediyor!