“Muhalefetin” içinde bulunduğu kısır döngü, “iktidarın” canlı kalmasındaki en büyük etmen! Eğer şu an yirmi iki yıllık “iktidar”, bunca yaşanan doyumsuzluğa/ açlığa/ yoksunluğa karşın “dimdik” durabiliyor, bir de üzerine halktan “tanımlanamayacak” biçimde oy alabiliyorsa “muhalefet” bunun hesabını vermeli! Halkı bir araya getirecek “aklın” almayacağı kadar “neden” varken, birbirine “iş birliğinin” de ötesinde/ yalvarırcasına ilkelerini çiğner duruma düşmeleri düşündürücü!
“Muhalefet” daha ne bekliyor halktan; aldığı ücreti ay sonuna yetiştiremiyor, iyi doyamıyor, iyi yaşayamıyor, sevdiklerine sarılamıyor; yetmez mi? Hergün elle tutulamayan onlarca gerekçeyle yerel seçimler için kurgular yapıyorlar! “İktidar”, birbirine benzemez onlarca yasaya “torbada” yer verirken, elmayla armudu aynı kefede tartabildiğini birçok kez gösterirken, yolsuzluk/ metal yorgunluğu/ şatafat/ haksızlık doruğa yükselmişken… “Muhalefetin” tabana seslenmesi zor mu?
***
Kim ne derse/ desin; bu yaşananlarda yurttaşın “suçu” yok! Ne yapması gerekiyordu başka? Açlıkla/ yoklukla sınanması yetmez mi? İkili ilişkilerde “inandırıcılık” diye bir olgu var! “İnandırıcı” olduğunuzu gösterebilirseniz, karşınızdaki yanınızda yer almasını bilir! İnandırıcılığınız yoksa, güven vermemişseniz de sizden uzaklaşır, sizden desteğini çeker!
İster sevelim, isterse sevmeyelim; “iktidarın” anlattıkları “hep” yurttaşa “inandırıcı” geldi! “Aya yolculuk var” dediğinde de, “aya otoban yol” dediğinde de, “çalışanları enflasyon altında ezdirmedik” dediğinde de… Kızmayın; demek ki “muhalefetin” anlattıklarının tutunacak dalı yok!
***
Emeklinin durumu ortada, çalışan/ asgari ücretli emekçilerin durumu ortada… Ülke nüfusunun kaçta kaçını oluşturduğunu bir düşünsenize! Bu büyük bir kitle! Acıları büyük, sorunları dorukta, yaşama tutunacak dalları her gün biraz daha güçsüzleşiyor! Chp’de yapılan kurultayda “yenilik” diye bir eylemden söz edildi, tabandan/ örgütten söz edildi, haktan söz edildi; çıkan sonuç ortada!
Partide herkes “örgütçü”, herkes “örgütlenme” konusunda gereken donanımı üzerinde taşıyor, yaptıkları da “örgütlenmenin” gerekleri… Gelsinler bana inandırsınlar! Düne değin yerden/ yere vuranlarla, “hançer sapladı” diyenlerle birlikte olabilmek için bunca çaba harcamak neden öyleyse, “kazanmak” için demeyin bana!
***
Chp Genel Başkan Yardımcılarından, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’la iletişim kurmaya çalışıyorum! Hepsi on dakika, soracağım iki soru var! İlki Seyhan Belediye Başkan adayının belli olup/ olmadığı, ikincisi İyip’in Adana Anakent Belediyesi’nin isteyip/ istemediği, bu “kararı” verecek olanların “gücü” nereden alıp/ almadıklarını soracaktım! Ulaşabilene, konuşabilene, soru sorabilene aşk olsun; daha önemli konuları vardır, “işbirliğini” sürdürürken parti tabanını hiçe saymak gibi bir çabaları vardır, kimi/ nereden aday yapacaklarını düşünmek gibi bir uğraşları vardır, kim bilir!
Halk, taban “önemsendiğine” inanmadıkça, o “güven” sağlanamadıkça hiçbir seçim “umut” olmayacak; bilelim! Yine açlık, yine doyumsuzluk, yine yolsuzluk, yine yalan/ dolan alıp başını gidecek! Asıl “umut” olduklarını ileri sürenlerin, salt “umutsuzluğun” değil tüm kötü gidişin nedeni olduğu daha iyi anlaşılacak! Yirmi iki yıldır biriken acılara karşın, yaşananları düşünün… Tabanın varlığını göz ardı etmeyin; sarsılın, titreyin artık!