Atatürk’e çamur atmak için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Son sığındıkları yalan ve iftira: “Atatürk de milletin malına bir kararname ile el koymuştu.” Hatay’da vatandaşa sormadan, rızasını almadan, insanların nasıl geçineceğin, yaşayacağını hiç umursamadan zeytin tarlalarını TOKİ’ veriyorlar ya, işte gelip bu yalana sığınıyorlar. Peki, gerçek ne?
Tekalif-i Milliye…Bugünün Türkçesi ile “Millî Yükümlülükler ya da Ulusal Vergiler.” Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olan Sakarya Meydan Muharebesi ile topyekun savaşa hazırlanıyoruz. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa da kanunla kendisine verilen yetkiye dayanarak, üç ayla sınırlı, "Ulusal Yükümlülük" adıyla on maddelik bir emir yayınlıyor.
Atatürk bunu, Nutuk’ta, “Millet fertleri, yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes silâhla vuruşan savaşçı gibi, kendini vazifeli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti,” sözleriyle açıkladı.
İşte o 10 madde:
Atatürk’ün yayınladığı bu emirler sonunda halk elinde bulunan her şeyi vergi olarak ordusuna bağışladı ve Atatürk’ün etrafında toplandı. Tek istekleri vardı: Kurtuluş Savaşı’nı kazanmak.
Ve savaş kazanıldı. Peki devlet aldıklarının bedelini geri ödedi mi? Elbette ödedi. Hem de ne pahasına biliyor musunuz? Halk verdiklerini devlete bağışlamak istedi. Atatürk’e göre ise o alınanlar, bedeli sonradan ödenmek üzere alınan zorunlu borç idi. Her ilçede kurulan Tekalif-i Milliye Komisyonları, halktan aldığı her kuruşu kayıt altına almıştı. Bir tek iğne bile defterlere yazılmıştı. Ve Savaş sonunda, tüm borçlar hak sahiplerine geri ödendi.
BUNLARI BİLMEDEN SÖYLEMEK, KARA BİR CEHALET. BİLEREK SÖYLEMEK İSE,