ULUSAL BİLİNÇ

Ulusal bilinç, bir ulusu oluşturan her bir bireyin, kendisini o ulusun kopmaz parçası olarak görme duyarlığıdır. Bu, yalnızca aynı toprak üstünde yaşamak değil, ortak bir yazgıyı, aynı dili, öz kültürü paylaşma, bu değerlere gönülden bağlanma yetisidir. Bu olgu, bireyin ben duygusunu aşarak, biz duygusunu benimsemesidir. Bir başkasının derdini kendi derdi sayma, ulusun bağımsızlığını, toprağının bütünlüğünü kendi varlığı sayma erincidir.

Ulusal bilinç, bir ulusu oluşturan her bir bireyin, kendisini o ulusun kopmaz parçası olarak görme duyarlığıdır. Bu, yalnızca aynı toprak üstünde yaşamak değil, ortak bir yazgıyı, aynı dili, öz kültürü paylaşma, bu değerlere gönülden bağlanma yetisidir. Bu olgu, bireyin ben duygusunu aşarak, biz duygusunu benimsemesidir. Bir başkasının derdini kendi derdi sayma, ulusun bağımsızlığını, toprağının bütünlüğünü kendi varlığı sayma erincidir.

Üretici açısından bakarsak: Ulusal bilinç; yabancı tohumlara, dışardan gelen usullere karşı öz tarımımızı koruma çabasıdır. Kendi çiftçimizin ürününe sahip çıkma, kendi yurdumuzun suyunu, toprağını kirletmeme sorumluluğudur. Bu bilinç, üreticinin varlığını sürdürme, ulusun kendine yeterliğini sağlama gücüdür. Ulusal bilinç, bağımsız yaşama tutkusunun ta kendisidir.

***

Ulusal bilincin çağdaş anlamını var eden önder Mustafa Kemal Atatürk’tür. O, çökmekte olan bir düzende, yurdu işgalden kurtarma çabasını, toplumsal bir diriliş ile birleştirmiştir. Atatürk, ulusun varlığını, yalnızca askeri başarıya değil, bilime, kültüre, en önemlisi ekonomik bağımsızlığa dayanan bir bilince bağlamıştır. 

"Ulusal benliğini bulmayan uluslar, başka ulusların avıdır" sözü, bu bilincin var olma koşulu sayıldığının göstergesidir. Özellikle tarımı, ulusun geleceği saymış; çiftçiyi destekleme, yerli üretimi yüceltme ereği, ulusal bilincin somut uygulaması olmuştur. O, sömürgeci güçlere bağımlı kalmama, kendi öz kaynaklarımızı değerlendirme, böylece tam bağımsız bir ulus olarak yaşama tutkusunu, tüm yurda yaymıştır. Onun kalıtı, kendi toprağına, emeğine sahip çıkan her üreticinin geleceği koruma çabasında yaşamaktadır.

***

Ne yazık ki, günümüzde ulusal bilinç, sosyal ağlar başta olmak üzere türlü araçlarla yıpratılma süreci yaşamaktadır. Özellikle Büyük Önder Atatürk'e yönelik saygısız eylemler, kurutuluş yıllarına saldırı, ulusun kurucu değerlerini hiçe sayma girişimleri; ortak paydamızı zayıflatma amacı taşımaktadır. Bu tür eylemler, yalnızca geçmişe değil, bağımsızlığın dayanağı olan öz geleceğimize de zarar vermektedir. Bilinçli bir yıpratma süreci, genç kuşakları ulusal duruştan uzaklaştırma, yabancı ideolojilere, dışa bağımlı düşünce biçimlerine yönlendirme tehlikesini doğurmaktadır. 

Ulusal bilincin yitimi, yerli üretimin değersizleşmesi, topraklarımızın başkalarına açılması, çiftçinin sesinin duyulmaması gibi olumsuz sonuçları beraberinde getirecektir. Unutulmamalıdır: Bir ulusu parçalamanın en kolay yolu, ortak değerlerine olan saygıyı yok etmektir. Bu yüzden üreticinin yurduna, emeğine sahip çıkma direnci, ulusal bilinci koruma savaşının ta kendisidir.

***

Ulusal bilincin yaşamsal önemi, geçmişte önemli bir devlet erki tarafından da görülmüştür. Yıllar önce Turgut Özal, Japonya’yı ziyareti sırasında, Japon gençlerinin bilime, gelişime olan derin bağlılıklarına, çalışma yöntemlerine tanık olmuştur. Bu durumu görünce, Japon uzmanlardan oluşan bir kurulu Türkiye’ye araştırma yapmaya çağırmış, "bizim gençlerimizin neyi eksik” diye sormuş.

Yapılan incelemeler sonunda, Japon araştırmacıların vardığı sonuç çarpıcıdır, "gençlerinizde ulusal bilinç eksikliği var." Bu yanıt, gelişmenin, kalkınmanın, teknolojik atılımın yolunun, yalnızca bilgi birikiminden değil, öncelikle ulus olma erincine sahip çıkmaktan geçtiğini acı biçimde göstermiştir. Ulusal bilinci yitiren bir toplumun, kendi geleceğini kurma gücünü yitireceği, üretimdeki sürekliliği sağlayamayacağı gerçeği, bu olay ile somutlaşmıştır.

***

Ulusal bilinç, bağımsızlığımızın, tarımsal kendi yeterliğimizin, gelecek kuşaklara bırakılacak onurlu kalıtın özüdür. Japon uzmanların da belirttiği gibi, kalkınmanın ilk koşulu; ortak değerlere sıkı sıkıya sarılma, yurt toprağını öz malımız sayma erincidir. Bugün kültürel saldırılar, tarihi çarpıtma çabaları ile sarsılan bu bilinci yeniden güçlendirme borcumuz vardır. 

Tarım alanlarımızı, tohumlarımızı, suyumuzu koruma savaşımız; Atatürk’ün gösterdiği yolda, tam bağımsız yaşama tutkusunun ta kendisidir. Kendi dilimize, öz kültürümüze, öz ürünümüze sahip çıkma; ulusal bilincin en büyük eylemidir. Bilinçli her üretim, bilinçli her yurttaşlık davranışı, yurdun geleceğini güvence altına alma çabasıdır. Unutmayalım: Güçlü bir ulusal bilinç, değerlerin korunması, geleceğin ayaklarının sağlam yere basmasıdır. 


Oktay EROL

22.11.2025 16:05:00

YAZARLAR


SAMET GÜDÜK ANILDI

Hüseyin SUNGUR Yazdı / ESERLERİNİZLE GURUR DUYABİLİRSİNİZ!

KÜRKÇÜLERİN DİJİTAL ÖĞRENCİLERİ ROMA YOLCUSU

TARKAN SEVENLERİYLE BULUŞMAYA HAZIRLANIYOR

ŞAMPİYON OLDULAR

HAYATA BAĞLAYAN İLMEKLER PROJESINDE İKINCI ETAP BAŞLADI

“ANTİBİYOTİK BİR ARMAĞANDIR AMA YANLIŞ KULLANILDIĞINDA MUCİZESSİNİ TÜKETİR”

SEYHAN BELEDİYESİ AÇIKLADI

ADANA ŞEHİR HASTANESİNDE KLİNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI

TGC 4. EY ÖZGÜRLÜK SERGİSİ SANATSEVERLERLE BULUŞTU

UZMANI UYARDI! GÜVENMEDİĞİNİZ YERDEN HİZMET ALMAYIN!

“ŞİDDETİN HER TÜRLÜSÜNE KARŞIYIZ”

“ADALETSİZLİĞE KARŞI ADALET İSTİYORUZ”

“OKULLARA İMAM DEĞİL, ÖĞRETMEN İSTİYORUZ”

İYİ YAŞ ALMAK İÇİN ALTIN KURAL TEMİZ BESLEN, AKTİF YAŞA VE STRESİ YÖNET!

BU TABLO ADANA’YA YAKIŞMIYOR

Nurettin ÇELMEOĞLU Yazdı/ BELEDİYELERİMİZ ÇOK HAYIRLI HİZMETLERE ARA MI VERDİLER?