"Sen,
Ekmeğin mayasında saklı kadim türkü,
Çanakkale'de düşen her şafakta yeniden doğan hissiyat.
Dilinde Yunus'tan dökülen aşk,
Köy meydanında dönülen halayın sıcak teri,
Hüzünlü bir bağlama sesinde Anadolu'nun derdi…
MİLLET senin adın:
Gözyaşında tuz, alnında nur,
Bin yıllık çınar, kökleri tarihin karanlık toprağına değen.
Kan değil; aynı rüyaya uyananların ortak nefesi.
Sen,
Sınır çizgilerinde billurlaşan irade,
Anayasanın ilk cümlesindeki titreyen harf,
Vergi defterindeki rakam, okul sırasının tahtası.
Pasaportun kırmızı mühründe vatan,
Meclis kürsüsündeki yeminin ağır sözü…
ULUS senin adın:
Çelik çerçeve hukukun soğuk ve gerekli düzeni.
Toprak değil; bir çatı altında sözleşenlerin kurşun kalemi.
Bazen iç içe geçer iki nehir gibi:
Milet’in coşkun suları, Ulus’un setlerinde akar.
"Türk" dediğinde;
Hem yürekteki sızı hem nüfus cüzdanındaki yazı çınlar.
Biri olmasa, öteki eksik kalır –
Ruhsuz beden, ya da sınırsız ruh gibi…
Anla ki:
Millet,yan yana uyuyanların sıcaklığıdır,
Ulus ise aynı kapıya anahtar arayanların kaydı.
İkisi de bu toprağın gerçeği:
Biri asırlık zeytin, öteki onu koruyan bahçe duvarı.." Ahmet Atam (1)...
*
“Kartaca yıkılmalı!” diyen Roma’nın yaşlı senatörü Cato'dan sonra günümüzün 'Cato'ları ise “Cumhuriyet unutulmalı! Vatandaşlık bitmeli! Millet kavramı bu coğrafyada fazlalık!” diyor,(2)...
Ve modern çağın bu dalkavukları söylemlerini sadece fısıldamıyor, yüksek sesle de haykırıyor!
Mesela Tom Barrack adındaki Büyükelçi, Türkiye için önerdiği yol haritasında açıkça,
“Osmanlı’daki millet sistemine dönülmeli.” diyor, yani tercümesi şu: “Bu topluma eşit vatandaşlık fazla tebaa olsunlar.” diyor.
Bu görüş sadece bireysel bir fantezi de değil; küresel sermayenin ve işbirlikçilerin ortak hayali bir anlayış olup bir yönetim biçimini değil de Cumhuriyet’i ve milleti tasfiye etme niyetini taşımaktadır.
Bugün Türkiye’de “yeni anayasa” başlığı altında sürdürülen tartışmalar da sadece hukukî teknik meseleler değil, milletin hafızasını silme ve geleceğini yeniden kodlama projesini ve merkezinde “vatandaş”,“Halk” ve"Türkiye" var...
Peki neden saldırıyorlar?
Zira millet; sadece aynı dili konuşan ya da aynı kökenden gelen insanlar değil, aynı kaderi paylaşanlardır ve Cumhuriyet, bu milletin kendi kaderini tayin etme hakkının adıdır da ondan...
Anayasa’nın 66. maddesindeki
“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.”cümlesidir rahatsız eden...Zira içinde asalet var, eşitlik var, sorumluluk vardır.
Ama , yönetilen bir kalabalık isteniyor,yani vatandaş değil, kul...
Bu yüzden, “millet” yerine “cemaat”, “ulus” yerine “etnisite”, “vatandaşlık” yerine “aidiyet” gibi kavramları pompalıyorlar.
Zira, bir ülkeyi bölmenin en etkili yolunun, ortak paydaları kaldırmak olduğunu biliyor olsalar da Cumhuriyet yıkılmadan, milletin silinemez olduğunu bilmiyorlar...
Cumhuriyet; sadece bir rejim değil ki bir halkın ayağa kalkışıdır.Köylünün efendi olduğu, halkın yönetime ortak olduğu, yurttaşlık bilincinin mayalandığı büyük bir devrimdir.
Değerli okurlar,
Bugün bu devrim yavaş yavaş aşındırılıyor.
Atatürk’ün “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” sözü, yerini “sadakat şartsızdır” anlayışına bıraksın isteniyor . Bu nedenle “yeni anayasa” adıyla yapılan her girişimin dikkatle izlenmesi gerekir.Zira mesele sadece birkaç madde değil, Cumhuriyet’in ana fikridir.
Unutmayalım:
Bir ülkede vatandaş olmak; sadece oy vermek ya da vergi ödemek değildir, eşit haklara sahip olmak ve yönetimde söz sahibi olmaktır.
Osmanlı’daki millet sistemi, farklı inanç ve köken gruplarını kendi içinde izole eden ama eşit vatandaşlık hakkı tanımayandı ve bugün bu sisteme dönüş çağrısı yapanlar, aslında çoğulculuğu değil, parçalanmayı istemekte...
Elbette bu topraklarda farklı etnik kökenlerden, inançlardan insanlar var ama bizi bir arada tutan , bu farklılıkları silen vatandaşlık üst kimliği değil mi?
Eğer bunu kaldırırsanız, geriye kalacak olan sadece ayrışma, gruplaşma ve çatışma olmayacak mıdır?
Türkiye Cumhuriyeti, bu coğrafyada yaşayan herkesin ortak evi ve bu evdeki eşyalar farklı olsa da çatıyı tutan kiriş aynı değil mi?
Değerli Okurlar,
O kirişin adı: Millet...
Ve,
“Millet senin adın:
Gözyaşında tuz, alnında nur,
Bin yıllık çınar kökleri tarihin karanlık toprağına değen...
Kan değil; aynı rüyaya uyananların ortak nefesi.” diyor Ahmet Atam...
SONSÖZ:
Bir zamanlar;
'Türk Çocuğu Yasası' başlığıyla gazetelere manşet olan ve Cumhuriyetin 10.Yılından itibaren okullarda okunan andımızı,
"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diyerek haykırmadık mı ?
Bu metne daha sonra eklenen "Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü de unutturmak isteyenler var.
Cumhuriyet, insan yerine konmaktır.
Vatandaşlık, bir onurdur.
Ve millet olmak, aynı sorumluluğu paylaşmaktır.
“Osmanlı’daki millet sistemine dönelim” deniliyorsa, bil ki hedef sadece sistem değil; senin eşitliğin, senin iraden, senin onurundur.
Cumhuriyet, zor şartlarda kazanıldı ve emanet edildi, eğer koruyamazsak sadece geçmişi değil, geleceği de kaybederiz...
“Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” Atatürk
19 Temmuz 2025
Suat Umutlu
*
(1) Ahmet Atam:
https://www.facebook.com/share/p/1FqWGb5jtz/
(2) Suat Umutlu:
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/kuresel_dalkavukluk_-163269.html