Yasaklarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Sizi bilmem, ben nelerin yasak olduğunu tam olarak ezberleyemedim. Tam bir-iki tanesini öğrenmiş gibi oluyorum, arkasından bir sürü yenisi geliyor. Galiba en son, baskı altında ifade verenlerin, “Baskı altında ifade verdim,” demesi yasaklandı. “Görmedim, duymadım, bilmiyorum,” demek de yasak. Önümüze konulan ifadeyi imzalamamak da yasakmış. Bir konunun iyi anlaşılması için yaşanmış bir olayı örnek göstermek de yasak. Siz en iyisi şunları okuyun, sonunda ne demek istediğimizi söyleriz.
- İnsanlar dünyamızda başı dik, vicdanı temiz olarak dolaşamaz. Sürekli yetersizliğinin eziklik duygusu içinde, başı eğik, Tanrı korkusu içinde olmak zorundadır.
- Tanrının debdebeye ihtiyacı yoktur. Keyif verici ruh uyuşturucuları yok edilmelidir. Müzik, resim, heykel, dua kitapları, takvimdeki tüm kutlama günleri kaldırılmalıdır.
- Bilindik bütün adetler bırakılacaktır.
- Tanrı sevilmek istemez, hatta kutsanmak da istemez. Korkulsun yeter.
- Hiçbir şey ahlak müfettişlerinin dikkatinden kaçmamalıdır. Sadece söylenen sözler değil düşünceler de takip edilmelidir.
- Herkes kötülüğe eğilimlidir. Herkes kendini günahkar sanığı olarak görmeye ve gözlem altında tutulmaya razı olmalıdır.
- Gece gündüz herkes, her an kapısını açık tutmalıdır. Din polisi her an evinize gelip denetleyebilir.
- Herkes ayda bir kere ahlak dedektiflerine ifade ve rapor vermek zorundadır.
- Herkes verilen duaları ezberlediğini ispat etmek için her an sınava hazır olacaktır.
- Kadınlar fırfırlı elbise giyemez. Saçları kabarık, fazla özenli olamaz.
- Evdeki ayakkabılar her an sayılacaktır.
- Evde kurulun sansür mührünü taşımayan kitap bulundurulamaz.
- Efendiler hizmetkarlarından soruşturulacaktır.
- Keyif almanın her türlüsü yasaktır. Şarap içilmez, zar atılmaz, kağıt oynanmaz.
- Sabahleyin gereğinde fazla uyuyan var mı diye evler denetlenecektir.
- Hiçbir mektup denetlenmeden gönderilemez.
- Tiyatro, eğlence, halk şenlikleri, dans her türlü spor yasaktır.
- Terziler belediye meclisinin izni olmadan kimseye özel kesim elbise dikemez.
- Yirmi kişilikten fazla aile şenlikleri yasaktır.
- Yerli halk lokantalara gidemez. Lokantalar yabancılar içindir.
- Dualarını bitirmeyen yabancılara da yemek ve içki verilmez. Vs. (Kısa kesiyorum)
Diyeceksiniz ki, nedir bu saçmalıklar, böyle yasak mı olur?
Olmuş ne yazık ki…1500’lü yılların başları. Yasaklayan Jean Calvin. Önceleri Martin Luther’in Protestan ekibinden. Cenevre’de vaazlarıyla isim yapmış, sonra Cenevre’yi eline geçirmeye başlamış. Durumu sezen aydınlar yüzünden Cenevre’yi terk edip, Strasburg’a gitmiş.
İki sene sonra aymazlar, softalar, mürteciler, haber üstüne haber gönderip, “Ne olur gel, bizi aydınlat, bize İncil’i anlat,” diye yalvar yakar, haber üstüne gönderip, Cenevre’ye çağırmışlar. Önceleri nazlanan Calvin sonunda dönmeye razı olmuş. Ama bir şartla: Her dediği kanun olacak. (Yani bir nevi KHK)