YAŞANANLAR METAVERSE KAPSAMINDA MI?

YAŞANANLAR METAVERSE KAPSAMINDA MI?






Yaşam pahalılığı “elde edilen gelirin, gereksinilen malları/ hizmetleri satın almaya yetmemesi” anlamına gelir.





Enflasyonsa “mal ile hizmetlere ilişkin fiyatların yükselmesi nedeniyle, paranın satın alma gücünde oluşan düşüş” olarak tanımlanır!





Emeklisiniz, ya da asgari ücretlisiniz… Yılbaşında alabildiğiniz gereksinmeleri bugün için alamıyorsunuz!





Yağı, şekeri, mutfak tüpünü, suyu, sütü, zorunlu tüketimlerinizi ya daha az kullanmak zorundasınız, ya da aynı ürünleri tüketmek zorundaysanız borçlanmakla karşı karşıyasınız!





Buna “yaşam pahalılığı” deniyor!





Bir de, kullandığınız yağ, şeker, mutfak tüpü, su, süt gibi ürünlerin ederlerindeki artış nedeniyle paranızın alım gücü her geçen gün düşüyor!





Buna da “enflasyon” deniyor!





“İktidardan” gelen açıklama şöyle:





“Bugün ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı var!”





***





Ezilen, yaşamları kördüğüm olan yurttaş için akşamdan sabaha değişen ederlerin adı “enflasyon” da olsa, “yaşam pahalılığı” da olsa bunun için çeşitli gerekçeler ileri süremeyecek tek yer “iktidardır”!





Bunlar yurttaşın konuştuğu kavramlar olmadı hiçbir zaman!





Yurttaşın ilgilendiği; gün içerisinde gereksindiği ürünleri/ hizmetleri edinmek için, “iktidarla” eşgüdüm içerisinde çalışarak “emeğin karşılığını” belirleyenlerin verdiği asgari ücretin/ emekli maaşının yetmediği…





Şuna neden bakmıyorlar:





Emekçi yine öncesi gibi çalışıyor, yine öncesi gibi kendinden her tür özveride bulunuyor da; neden çocuklarına şeker alabilmek için, çocuklarının eğitimini sürdürebilmek için, mutfağında aşını pişirmek için zorlanıyor/ küçülüyor/ doymuyor?





Neden emekçinin beklentileri her geçen gün düşüyor da, patronun/ yüklenicinin/ “iktidara” sırtını dayamışların kazançları üçe/ beşe katlanıyor?





İnanmıyorsanız üç ayda bir tüm yurtta yayımlanan gazetelere tam sayfa verilen “yine büyümenin gururunu yaşıyoruz” diyen duyurulara bir bakın!





“Kimler”, yurttaş açlıkla sınanırken nasıl büyümüş; bir düşünsenize…





***





Son günlerin en çok konuşulan ürünü “şeker” kanımca…





Son bir ay içerisinde ederi ikiye katlandı!





Yeni yılın başında yirmibeş/ otuz lira olan beş kilo şeker, bugün yüzyirmi liraya dek çıktı!





Neden/ nasıl olduğu konusunu “iktidara” bulaştırmadan “dış odakları” gösterenler olduğunca, işin içerisinde “kayıtsızlık” olduğunu ileri sürenler de var!





CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, konuya ilişkin açıklamasında şunları söylüyor:





“Türkşeker, kapasite raporuyla birlikte imalatçıya 50 kiloluk şekerin torbasını 550 liraya veriyor. Buraya bağlı Ereğli Şeker Fabrikası’ndan çuval başı 30 lira nakliye bedeliyle birlikte 580 liraya Adana’ya gelen şeker, ne hikmetse toptancılarda 1050 liradan satılıyor.”





Bunun adının “enflasyon” mu, yoksa “yaşam pahalılığı” mı olduğunun yurttaş için bir önemi yok!





Pazarı oluşturan başta zincir marketlerin, “şekeri” iki katına satma istencini engelleyecek bir “iktidar gücünün” ülkede yokluğu…





Konunun bu olması gerekmiyor mu?





***





“İktidarın” hangi üyesi olursa/ olsun, basılı/ görsel medyayı zapt edenler de içerisinde, söz sırası geldiğinde anlattıklarını dinlerken; son zamanlarda sıkça konu olan, sanal evren anlamına gelen metaverse içerisinde yitip gittiğimi görüyorum!





Gelişen teknoloji, “metaverse” adı altında, sanal ortamda harita üzerinde gördüğün her yeri satıyor! Şu an ülkemizde, en çok alıcı bulan yerin de İstanbul olduğu söyleniyor…





Düşünebiliyor musunuz; sanal ortamda firmanın biri İstanbul’un tüm caddelerini, sokaklarını, boğaz kıyılarını parsellemiş/ satılığa çıkarmış/ alıcı buluyor!





Sanal para bircoin gibi…





“İktidarın” son üç ayda konuştuklarını/ öngördüklerini, bu gün gelinen noktayla değerlendirin!





“Gözlerimin içine bakın, mayıs ayında uçacağız, yurttaşımızı enflasyon altında ezdirmeyeceğiz, bize güvenin” sözlerini duymayan kaldı mı; ya dün söylenenleri…





Bugün yaşananları metaverseden ayıracak yanını gösterin bana!





***





Yönetenler, işin içeresinden çıkamadıkları zaman, bir sürü “teorik” sözcüklerle algı oluşturmaya başlarlar!





Bu yaklaşımı Turgut Özal’dan çok gördük; makro/ mikro ekonominin minimum artış hızının, mal/ hizmet üzerindeki etkisinin, küresel sistemdeki izdüşümleri anlatılırdı; ne demekse…





Bir yandan elinde kalemi döndürüp, bir yandan da “anlaşılması zor” terimleri ard arda sıralamasının ardından Özal’ın “icraatın içinden” izlencesini izleyenler “güzel konuştu, değil mi” diye onaylardı!





Bugün ülkemizde yaşananların“enflasyon değil, fiili bir hayat pahalılığı” olduğu biçimindeki açıklamabirçoklarının kafasında soru işaretleri oluşturduğunca, bir “bilinmezliğe” de sürükledi…





Adı ne konursa/ konsun, çözmesi gereken yirmi yıllık “iktidar; çünkü yaptırım “iktidarın” elinde!





070622



Oktay EROL

8.06.2022 10:44:27

YAZARLAR


DÜZGÜN COŞKUN-GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ/ PES EDEN HESAP ÖDER, AST, ÜST YOK GAZETECİYİZ

VOLKAN BÖKE BARO BAŞKANLIĞINA ADAY OLDU

GENİTAL ESTETİK SANILANIN AKSİNE BİR İHTİYAÇ OLABİLİR!

YEDİGÖZE İÇME SUYU ARITMA TESİSİNİN YAPIMI

EMRAH KOZAY’DAN İLK NİKAH

MEVSİMSEL DEPRESYONUN GÜNEŞ IŞIĞIYLA İLGİSİ VAR!

GÜRER: “İTHAL HAYVAN VE ET İLE KİMLER KAZANIYOR?”

TMMOB ADANA İKK: GEZİ DAVASI TUTUKLULARI SERBEST BIRAKILSIN

DAİMFED’TEN YÜREĞİR’E YATIRIM ATAĞI

YUMURTALIK’TA CHP İLÇE BAŞKANINA SALDIRIYA KINAMA

ZEYDAN KARALAR YÖRÜK OTAĞINDA

HİSARCIKLIOĞLU: BİZE İŞ YAPMAYI ADANA ÖĞRETTİ

YUMURTALIK SERBEST BÖLGESİ, YATIRIMCILARLA BULUŞACAK

AKŞENET GİTTİ, DERVİŞOĞLU SEÇİLDİ

SEYHAN İMAR A.Ş’DE YENİ YÖNETİM

“2024 YILI 1 KİLOGRAM BUĞDAY ÜRETİM MALİYETİ 10 LİRA 87 KURUŞ”

“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”