adanaulus

Tarih: 04.09.2013 01:28

Yeni Suriye’den ne bekleniyor?

Facebook Twitter Linked-in

Belki de bu yazı yayımlanmadan Suriye’ye yönelik hava saldırısı başlamış olabilir. Bu olası saldırının körfez ya da Irak savaşındaki gibi görsel bir şölen havasında sahne alacağı açıktır. Binlerce ölüme yeni ölümler ekleneceği kesin olan bu saldırılar; bölünmüş, iç savaşı derinleşmiş, Irak görüntüsünde “Yeni Suriye” ihtimalini karşımıza çıkarıyor.

Ekranlarda PlayStation benzeri bu savaş görselini izlemek belki herkesten daha fazla Suriye ile akrabalık bağları olan bizleri üzecek. Sınır yakınlığımızın yarattığı tehlikeyi, kayıplarımızı gündem dahi etmiyoruz.

Suriye rejiminin yapısı, karakteri ve yaptıkları bugüne mahsus bir durum değildir. Tarih içerisinde çok kere kendi vatandaşına zulmün alasını yapmış, demokrasiye geçememiş bir ülkedir. Bugün biliyoruz ki kendi sivil vatandaşlarını ağır silahlarla katletmektedir. Tüm bunlar elbette Suriye’de olanlara duyarsız kalmamayı gerektirmektedir. Ancak silahlı müdahale talep etmek, savaş tarafı olmak pek insani olmadığı kadar akıl karı da değildir.

Komşu ülkelerinde ilk defa böyle kıyımlar yaşanıyor gibi davranmak, Ortadoğu’da olanları ve yönetim biçimlerini yok sayarak Suriye rejimini değiştirme şartı sunmak anlaşılır değildir. Afganistan, Pakistan gibi ülkeleri konumuz dışında tutarak; yıllarca işgal altında tutulan ve ABD askerlerinin yeni ayrıldığı Irak’ta da durum ortadadır. Bugün Irak’ta her gün patlayan bombalar, terörden ölenlerin sayısı haber değeri bile taşımamaktadır.

Yeni Suriye’ye biçilen rol model nedir? Bilmiyoruz. Bildiğimiz daha çok kan ve gözyaşının akmasına sebep olan bir ülkenin vatandaşı olmak istememizdir. Her seferinde bir neden uydurularak ve gülünç tarafı demokrasi şiarı ile girilen ülkelerin hali ortadadır. Bölgemizde müdahale edilip refaha kavuşan bir tek ülke yoktur. Ayrıca Suriye hükümetinin muhalefeti yani “Özgür Suriye Ordusu” nun da en az Esad kadar tehlikeli olduğu görülmektedir.

Tüm bunlar yani uluslararası siyasetin kirli hesapları sömürü düzenine hizmet eden iktidarlara fayda sağlayabilir. Ancak toplumlar üzerinde onarımı pekte mümkün olmayan hasarlar bırakmaktadır. Bağdat işgali ile yapılan rejim değişikliği bir dikta rejim yerine bölünmüş çoklu dikta yönetimine dönüşmüştür. Ölüm ve zulüm bitmemiştir.

Şam’da yaşanacaklar -korkumuz odur ki- Bağdat’tan çok daha fena ve kendi sınırlarına hapsedilemez bir hesaplaşmaya dönüşebilecektir.  Sadece Suriye değil tüm bölge ateş topuna dönecektir. Suriye’de ekilen düşmanlık tohumu din, dil, ırk ayrımı yanında ciddi etkide her türlü kışkırtmaya açık mezhep çatışmasına yol açacak düzeydedir. Bu nedenle uluslararası müdahale ile barışık bir Suriye toplumunu yaratmak mümkün değildir.

Yaşanan kin, kavga ve nefret toplumlar arasında değildir. Bu savaş iktidarların güç savaşıdır. Toplumlar bu savaşa karşı şiddetle barışı talep eden taraf olmalıdır. Başta Irak olmak üzere yakın tarihte yapılan ABD müdahalelerinin üzerinde hala kırmızı duman tütmektedir.

Burhanettin BULUT
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —