YİNE AÇIK SEMT PAZARI YAZISI

YİNE AÇIK SEMT PAZARI YAZISI

Her pazartesi bu köşede genellikle siyasetin ben düşüncesinden çıkıp çarşı pazar yazmaya çalışıyorum. Bu günlerde en çok üstünde durulup ona göre yazı yazan çok köşe yazarı dostum var. “Alıcısı çok olan malın, satıcısı çok olurmuş misali”

Şimdi troller hemen iş başına geçer beni linç etmeye başlar. ‘Mal’ dedin diye!...

O kadar çok mal varken neden sizi ürünle eş değer kılayım? Mal dediğinin her şeye olumlu yönü var. Neyse mesele kayıkçı kavgası değil, mesele çok mühim, insanların yaşam kavgası. Her pazar günü pazar alışverişi aile babası olarak bendenizde. Hani erkek dediğiniz önemli bir kavram üzerine oturtulmamışken bir çoğumuz aslında erkek olarak biraz duygusal olarak eşinden, oğlundan, kızından duygusal olarak değer bekleriz. Konu oda değil! Konu her pazar aynı açık semt pazarına gidip bir şeyler alma meselesi. Eğer bir ülkenin ekonomisini ölçmek istiyorsan her pazar alışverişini semt pazarından yapacaksın. Fakat aynı semt pazar yeri ve aynı satıcılardan aynı mamulü alacaksın ki, geçen hafta kaç lira olduğunu unutmazsın. Ben her pazar öyle yapıyorum. Her hafta üstüne mutlaka beş lira koyan mamuller gördüğümde satıcı mahsun şekilde abi bizde kazanmıyoruz der. Konu doğru üretici kazanamıyor, pazar satıcısı kazanamıyor peki kim kazanıyor? Aradaki komisyoncular götürüyor büyük pastayı. Şimdi onlarında üstümüze salmayalım. Zaten ülke hangi olumsuzluğu yazsan saldıran birileri var!... Yani, ülke tam bir mafya karnavalına dönmüş durumda!... Arada giden her daim halk oluyor. Bazı okuyucularım abi kafamız karışıyor! Geçen hafta 68 kuşağını yazdın şimdi nereden geldik açık semt pazar yerine? diyor.

Her şey birbirine bağlantılı şeker kardeşim, o çocuklar o dönemde işet ezilen halkın keklenmesine karşı mücadele verip genç yaşta hayatlarını kaybetmişti. Aslında film hep aynıydı bu ülkede değişen sadece kişiler. Yani, ‘düzülenler hep aynı düzenler değişiyor’ Mesele bu ülke neden her hafta değişik fiyatların ve ekonominin her gün daha kötüye gitmesinin kahramanları kim diye sormamasıdır!...

Şimdi ben bu yazıları yazdım hemen komşu köşe yazarı arkadaşım savunmaya geçiyor. Ekonomi çok iyi baksana herkesin arabası var herkes akşamları restoranları doldurmuş durumda. N’apalım yani, üstümüze elbise almayalım taş devrindeki gibi yaprak mı tıkayalım mahrem yerlerimize? Bunumu istiyorsunuz eğlenmeyelim, arabaya binmeyelim, gezmeyelim, bilmeyelim, duymayalım!...

Bazen elinizden nelerin gittiğini öğrenmek isterseniz çok değil bu hükümet gelmeden önce asgari ücretle bugün alamadıklarınızı karşılaştırın. Sonra holigan gibi oy vermekten vaz geçersiniz belki. Çok uzatmaya gerek yok, bu ülke maalesef konuyu veya lafı anlamayana anlatmak kadar zor günlere doğru ilerliyor. Mesele aslında okumamak, araştırmamak. Sadece birilerin dediğine ve kadere inanmaktan geçiyor. Kader dediğin neden birilerin sana biçtiği don olsun!... Kader dediğin neden hep güzellikler değildi kötü bir şey başına geldiği zaman anlam kazanıyor. Ne dediğimi anlamak istiyorsan her pazar semt pazarına git fakat aynı semt pazarı olsun ve aynı satıcılar aynı ürünler olsun en doğru ülke portresini orada görürüsün.

Süleyman YALÇIN

5.12.2023 00:12:02

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI