İfral TURGUT

Tarih: 17.04.2024 22:26

YUSUF TEKİN GİDİYORMUŞ

Facebook Twitter Linked-in

 

Seçimlerde bir hayli sarsılan AKP kabinede değişiklikler yapacakmış. Gidecek bakanların başında Yusuf Tekin geliyormuş. Yerine Doçent Doktor Hamza Aydoğdu gelecekmiş. Aydoğdu eğitim kökenliymiş ama 2020’de Cumhurbaşkanlığı Kararı ile pat diye Aksaray Valisi olmuş. Üç sene sonra da carp diye    Erzincan Valisi yapılmış. Müthiş bir devlet adamı olmalı. 

Kıyaslamak istemem ama devlet adamlarımız vardı bir zamanlar. Devleti temsil eden…Devlet için çalışan…Devlet gibi adamlar. Milli eğitim Bakanlarımız vardı; ülkeyi muasır medeniyet seviyesine çıkarmak için canla, başla, akılla  ve ölünceye kadar çalışan. Adını tarihle birlikte, beynimize ve gönlümüze de yazdıran:

• Dünyanın örnek aldığı Köy Enstitülerinin yaratıcısı Hasan Ali Yücel gibi.

• Eğitimi öğretmenle başlatan, adına okullar yapılan Mustafa Necati gibi.

• Üniversite dahil eğitimin her kademesinde devrim yapan andımızın yazarı Reşit Galip gibi.

• Laik eğitimin mimarı Vasıf Çınar gibi. Ve daha niceleri

Çalışırken zaman mevhumu tanımayan Mustafa Necati, bir yılbaşı gecesi, ateşler içinde Millet Mekteplerini sayıklayarak öldü. Atatürk hıçkırıklarla ağladı bu ölüme, “Ne evlattı o,” diye hayıflanarak. 

Başbakan İsmet İnönü, “İnkılâpçıların ölürken kalanlardan ve yeni yetenlerden bir tek dileği vardır: cansız bileklerinde sallanan vazife bayrağının kavranıp daha yüksekte dalgalandırılmasıdır. Necati, aziz Necati; dileğin yerine getirilecektir,” demişti cenazesinde.

Hasan Ali Yücel’i ve yaptığı yüzlerce hizmeti anlatmaya ciltler yetmez. Bilmem ki, şu sözler bir şeyler ifade eder mi? “Hasan Ali Yücel’in Türk kültürüne ve Türk ulusuna yaptığı hizmetler, ulusal sınırlara sığmadı; insanlık dünyasına taştı. Bu nedenle Birleşmiş Milletler Hasan Ali Yücel’in hizmetlerini UNESCO aracılığıyla, tüm insanlığa yapılmış saydı. 1997 yılını, bu değerli insanı anma yılı olarak adlandırdı.” Ne büyük onur!

Reşit Galip, ağır hastaydı ve yakında öleceğini biliyordu. Yatağını tavana kadar rafları kitap dolu olan kütüphanesine taşıttı. 42 yaşında son nefesini verinceye kadar, bu millet için çalıştı. Askerdi, milletvekiliydi, bakandı. Öldüğünde cebinden sadece 15 kuruş çıktı. 

Tüm öğrencilere Atatürk ilkeleri ruhunu aşılamak için, kendi yazdığı andı ilk defa 23 Nisan 1933 sabahı okumuş, andımızın Bakanlıkça yayınlanan bir genelge ile Cumhuriyetin onuncu yılında başlayarak, tüm okullarda okutulması kararlaştırılmıştı.

Amacı, etnik kökeni ne olursa olsun, Türkiye sınırları içinde yaşayan insanları Millet bütünlüğü içinde bir ideale yönlendirmekti ve andımız, ilkokul öğrencilerinin vatan, Cumhuriyet, Atatürk, Türk Milleti, Saygı ve Sevgi Kavramlarını içselleştirebilmelerinin simgesi oldu.

Azgın aymazlar bu andımızı yasakladılar. Gerçi onurlu eğitimciler bu yasağa uymadı: tam olarak geri gelmesi de yakındır tıpkı TC tabelaları gibi.  

Atamız bize dedi ki, ”Sorgulamayan insan cahildir. Sorgulatmayan ise zalim. Bugün istediklerin için mücadele etmiyorsan, yarın çocukların ve kaybettiklerin için ağlama.”

Dönelim başa. 22 yıldır en çok Milli Eğitim Bakanı değişti. Çok mu başarısızdılar? Bana göre asla. Tam tersine, son derece başarılıydılar. Hepsi yapmak için değil, yıkmak için gelmişti. Yıkım görevini bitiren, nöbeti dava arkadaşına devredip gitti.

Yusuf Tekin Efendinin görevi eğitimi tarikatlara teslim etmekti. STK dediği tarikatlarla gizli-açık bir sürü protokol imzaladı, eğitim artık mollaların elinde. 

O yüzde, kim bakan olursa olsun, değişen bir şey olmaz. Çünkü irtica intikam alıyor.

Bakın ne demiş, Nazım:

Düşmezse düşmesin yakamızdan ölüm,

Bizim de üstümüze güneş doğacak Gülüm.

Gülüşüne bir kurşun sıksa da ölüm,

Unutma ki, umuda kurşun işemez Gülüm.

 


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —