ZİNDAN DUVARLARI

ZİNDAN DUVARLARI






(11 bin 157 gazeteci işsiz 91 gazeteci
cezaevinde. Belki siz bunu okuyuncaya kadar daha da artmıştır.)





Faruk Nafiz Çamlıbel…1898’de İstanbul'da
doğdu . Doktor olmak istiyordu ama tıp eğitimini yarım bıraktı, gazeteciliğe
başladı.  Öğretmenlik yaptı. Kayseri
Lisesi, Vefa Lisesi, Kabataş Lisesi ve Amerikan Kız Koleji'nde.





Devrin egemenleri Ankara'daki bir otel
odasına tıktılar onu. “İdeolojimize uygun tiyatro eseri yazacaksın,” dediler.
Yazdı: Akın, Özyurt, Kahraman. Ama sağlığı ciddi şekilde bozulmuştu. Dört ayda
25 kilo verdi. 





1946'da İstanbul'dan milletvekili
seçildi. 1960 darbesinde Yassıada'ya gönderildi. 16 ay yattı, boşu boşuna.
Bunca yıllık hizmetinin ve şairliğinin hesabını mahkemede vermek çok ağırına
gidiyordu. Han Duvarları geldi aklına. Dört günde yazmıştı Han Duvarları’nı,
Şimdi ise Zindan Duvarları’nı yazma zamanıydı. Vakti boldu. Önce olduğu yeri
tanımladı:





Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde
biri;

Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada.

Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür;

Mavi bir gözde elem katresidir Yassıada.



Olmayan suçun savunulması, işlenmemiş suçun ispat edilme zorunluluğu yok
mu?   Mahkeme huzuruna çıkarılmayı ölene
kadar hazmedemedi. Kırılan kalbin tamiri mümkün değildi.





Evler yıkılır, köyler olur hâk ile
yeksân,

Virân yeri birkaç yıla varmaz onarırlar.

Yalnız şu gönül mülkü harap olmaya görsün;

Tamire yetişmez onu dünyada asırlar.





Ne konuşulur zindanda? Neyi düşünür
insan? İstesen de başka bir şey gelmez ki akla. Hayatta olmak yaşamak değildir
bazen. Yaşarken de ölüdür. Dolaşır durur beyninde o düşünce:





Gün doğar, sohbetimiz
yalnız ölümdür adada,

Gün batar, uykuda rüyâmız ölümdür yalnız.

Derseniz: Böyle cehennem mi olur dünyada?

Çok değil, bir gecelik bizde misafir kalınız.





Ne yaparsan yap güneş batacak, akşam
olacak, karanlık basacaktır. Uyumalıdır insan ama kolay mı ki? Güzünü
kapattığın zaman uyusan, rüyaların gönlünce değildir.





Gece zindanda Yusuflar sıralanmış yatıyor,

Yüzlerinden okurum sapsarı rüyâlarını...

Kimi sehpâda görür kendini, çarmıhta kimi,

Ve ararlar yine zindandaki dünyâlarını...





İnsan nasıl hisseder kendini böyle bir
ortamda? Şair ruhu özgür olmalıdır. Ufku sonsuz olmalıdır. Düşünceleri sınırsız
olmalıdır. Dostları, sevdikleri sayısız olmalıdır. Yaşadığını hissetmelidir
şair. Hissetmezse yaşıyor saymaz kendini.





Ya gezen bir ölü, yahut gömülen bir
diriyim,

Mumyadır canlı da, cansız da bu kabristanda.

Gömdüler ruhumu yüz bir sene mahkûmu gibi.

Cismim ayrılsa da ruhum kalacak zindanda.





Mantık ağır basar sonunda. Kendine gelir
şair. Direnmelidir. Teslim olmak yoktur.  Dememiş midir, Koca Fikret;





“Evet, sabah olacaktır, sabah olur,





Gecelertulû-i haşre kadar sürmez.” 







Tabi ki sürmeyecektir.
Hiçbir zulmün ömrü ebedi değildir. Ve haykırır:





Varsın seni ömrünce azabın kolu
sarsın

Şâir! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın!





EVET, BÜYÜK USTA…





  • SEN HALA YAŞIYORSUN VE EBEDİYEN DE YAŞAYACAKSIN.




  • PEKİ, SENİ O ZİNDANA SOKANLARIN ADINI BİLEN VAR MI?




NOT: Şiirin aslı uzun. Ben sizleri
yormamak için sadece birkaç kıtasını alarak yorumladım. Aslını kolayca
bulabilirsiniz.



İfral TURGUT

29.03.2020 21:47:03

YAZARLAR


“GELECEĞİ KERPİÇLE İNŞA ETMEK” KONULU SEMPOZYUM

ATO MOBİL UYGULAMA YAYINDA

KIVANÇ : ADANA’NIN İHRACATI 1 MİLYAR DOLARA ULAŞTI

57 ÜNİVERSİTEDEN 144 PROJE KATILDI

KIZILAY’DAN “KAN DOSTLARINA” TEŞEKKÜR

"NASIL BİR DEMOKRASİ NASIL BİR CUMHURİYET" PANELİ

DEMİRPOR DEPLASMANDAN 3 PUANLA DÖNÜYOR

KENDİSİNİN VE EŞİNİN MALVARLIĞINI BELEDİYE BİNASINA ASTI

ARICILARDAN NARENCİYE BALI HASADI

KARATAŞ BELEDİYE HİZMET BİNASINA SALDIRI

CELAL BAŞLANGIÇ VEFAT ETTİ.

HÜSEYİN SÖZLÜ’NÜN MHP İLE İLİŞKİSİ KESİLDİ

CHP’DE DANIŞMA KURULLARI TOPLANIYOR

“EKONOMİDE BAŞARI, DAHA İYİ BİR YARGI İLE MÜMKÜNDÜR”

“ÜLKEMİZİN YERALTI VE YERÜSTÜ KAYNAKLARI HALKIMIZINDIR!”

YANLIŞ DİYETLER ZAYIFLATMIYOR TAM AKSİ KİLO ALDIRIYOR!

TÜRK TENİSİNDE ÇÜ-ATDSK İŞBİRLİĞİ