Ziya ile dostluğumuz çook eskilere dayanır.
Böyle hitap etmem şaşırtmasın sizi.
1878'de başlayan dostluğumuz onun 1880'de sirozdan ölümü üzerine ne yazık ki ancak iki yıl sürebildi.
Kısa ama derin bir dostluktu.
Kısa ama coşkulu bir dostluktu.
Şiirlerini ilgiyle okuduğum Tanzimat döneminin bu önemli fikir adamı, gazeteci ve şairinin Adana'ya vali olarak geleceğini kendisinin paylaştığı bir tivitinde okumuştum.
Aman ne mutlu olmuştum anlatamam.
Muhakkak tanışmalıydım.
Ve tanıştım.
Şöyle oldu.
Büyüksaat civarında dolaşırken bir faytonla geldiğini gördüm.
Arkasındaki iki faytonda da korumaları vardı.
Ramazanoğlu konağına girmek için faytondan inince hemen yanına koştum.
Yanımda sürekli taşıdığım kitabını çıkarıp imzalamasını rica ettim.
Korumaları hemen çevremi sardı.
O gülerek "çocuğu bırakın" dedi.
Orta boylu, hafif esmer, güleryüzlü biriydi.
Başında kırmızı bir fes vardı.
Püskülü siyahtı.
Lacivert bir redingot giymişti.
Adımı sordu cebinden çıkardığı dolmakalemle imzaladı.
Şiirlerine duyduğum ilgi onu mutlu etmişti.
"Bir gün valilik konağına gel de uzun uzun konuşalım" dedi.
Cep telefonunu çıkarıp numaramı kaydetti.
"Seni ararım" dedi.
Ve arkasında korumaları konağa doğru yürüdü.
Sevinçten uçabilirdim.
Ve uçtum.
Aydın Sihay
Tüm ifadeler:
37Ismet Ramazan Selçuk, Necati Derya ve 35 diğer kişi