“KRAL ÇIPLAK” DİYENİN DESTEKLENDİĞİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?

“KRAL ÇIPLAK” DİYENİN DESTEKLENDİĞİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ?


24 Temmuz basında sansürün kaldırılışının yıl dönümü…
Ülkemizde basını meslek edinenlerin çabaları/ uğraşları gerçek karşılığını bulduğunu söylemek doğru olmaz!
Ya gazeteciliği yaparken sürüneceksin, acı çekeceksin, cezalarla karşılanacaksın…
Ya da;
Bir yolunu bulup ülke genelinde “iktidara”, yerelde “belediyeye” yakın olacaksın ki sürünmekten/ acıdan/ cezadan uzak kalasın!
Başka bir yolu/ yöntemi de yok!
***
Sorguladığınızda;
Kaç gazetecinin ceza evinde,
Kaç gazetecinin yargı kıskacında,
Kaç gazetecinin ekonomik sıkıntılar içerisinde “işini” yapmaya çalıştığını bulabilirsiniz…
“İktidarı” eleştiren bir yaklaşımınız varsa; ne söz söylemeye/ ne sesinizi yükseltmeye/ ne de özgürce düşüncenizi açıklamaya hakkınız olduğunu sanmayın!
Televizyon ekranlarına çıkan isimler “neden” hep tanıdık/ bildik/ aynı kişiler, biliyor musunuz?
Çünkü işlerini/ verilen görevi “en iyi” biçimde” yerine getiriyorlar, yalanı/ yanlışı yüksek sesle savunabiliyorlar, bir süre sonra da “yanılmışım, yanılma hakkım yok mu” diyebilecek denli pişkin olduklarına tanık olmayan var mı?
Yaptıkları işin “gazetecilik” olduğunu sanıyorlar…
***
Daha geçtiğimiz günlerde, “iktidara” yakınlıklarını gizlemeyen, “söz” söyletmeyen, yaptıkları işin “gazetecilik” olduğunu ileri süren iki isimden birinin mafya ile işbirliği içinde olduğu, diğerinin de Fettullahçıları “aklamak” için çalıştığı ortaya çıktığında neden” tepkiler” büyük olmadı?
Olamazdı, çünkü “iktidar” yanındaydı!
Bunlar gibi daha kaç isim yok ki “basın” içinde…
Hepsi de “gazeteci”, hepsi de “gazeteciliği meslek” bilen olarak anılır!
Yaptıkları “haber” karşılığında bedel alan,
Aldıkları “bedel” karşılığında haber yapan, köşe yazan, işini kovalayan, denize bakan yalılarda yaşamlarını sürdüren, çocuklarını çok eleştirdikleri “batıda” okutan kaç isim sayılmaz ki?
24 Temmuz “basında sansürün kaldırılışı” ile ilgileri/ yakınlıkları olmayan, gelecekleri gönenç içinde olan kaç kişi sayılmaz?
***
24 Temmuz nedeniyle Adana’da düzenlenen törende konuşan Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir “Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirleri genelgesi, umutlarını kamu kurum ve kuruluşlarının gazete abonelikleri ve ilanlarına bağlayan Anadolu basının vurdu, gazeteler yok denecek ilanla yayınlanırken, Kurban Bayramına ‘kurban’ edilip, iflasın eşiğine getirildi” diyor.
Açıklamanın akışında, “basının yanında olduklarını belirten siyasetçiler ile sivil toplum kuruluşlarının da yerel basını yalnız bıraktığını” belirten başkan Esendemir’in ne denli içten olduğunu bilmemekle birlikte; sorun da/ çözüm de anlattıklarının içinde yer alıyor!
Anadolu/ Yerel basın abonelikler/ ilanlarla “girdilerini” karşılamak zorundalar.
Başka yol/ yöntem aratmamalı…
***
Basın, “girdileri” için başka yol/ yöntem ararsa ne olur?
Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın açıklaması oldukça ilginç…
“Belediye olarak geçmişte olduğu gibi, pandemi sürecinde de basınımıza destek olduk, Adana’da hiçbir vatandaşımızı zorda bırakmadık” diyor!
Yerel yönetimleri, “iktidarın” bakışı dışında olduğuna kendimizi inandırsak bile; gerçeğin öyle olmadığını herkes biliyor!
“iktidarın”, unutulmaz sözü “hiçbir vatandaşımızı zorda bırakmadık”…
Yerel yönetimin de, unutulmaz sözü “hiçbir vatandaşımızı zorda bırakmadık”…
İşsize, işten kovulana, toplu taşıma sektörüne, gençliğe, pazar esnafına “ne yaptınız” diye sormayacağım…
“İktidar”, bunlar için her şeyi söylüyor!
Gerçekten, “basına” yerel yönetimler ne yaptı?
Gazeteler sayfalarını azalttı, çalışanlarının işine son verdi, baskı sayılarını düşürdü…
“Zorda bırakmamak” böyle bir şey mi?
***
24 Temmuz basında sansürün kaldırılışının yıldönümü…
Basına şirin görülmek, basını “unutmadığını” göstermek için “herkesin” söyleyecek sözü var…
Başkan Esendemir’in dediği gibi, siyasetçiler ile sivil toplum kuruluşları buldukları her fırsatta “yerel basının” yeri/ önemi konusunda denilmedik söz bırakmazlar ancak; şunu açık biçimde söyleyebilirim, yazdığım gazetede bu güne değin hiç birini “içten” biçimde görmedim! Yerel yönetim sözcülerini de…
24 Temmuz’da hepsinin “ağzından” balla akan sözcükler şaşırmam konusunda en büyük etken…
Onun için de hiç birini içten bulmuyorum…
***
24 Temmuz benzeri günlerin hem anılmasını/ konuşulmasını istiyorum, hem de “kimin” ne düşündüğünün “dürüstçe” bilinmesini istiyorum…
Ama öyle olmuyor!
Sistem kendine uyan, yanında olan, işine yarayan “kurumlarını” süreç içerisinde oluşturuyor!
“İktidar” kendine yakın isimleri güçlendirdiği gibi, yerel yönetimler de aynı yöntemi izliyor!
“Pandemi sürecinde basınımıza destek olduk” denilirken de aynı yöntem söz konusu…
Siz hiç “kral çıplak” diyenin korunduğunu/ desteklendiğini gördünüz mü?
Gören/ duyan varsa söylesin!



Oktay EROL

28.07.2021 07:57:51

YAZARLAR


ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...

TARKAN, YARININ KÖYLERİ İÇİN ADANA’DA

“ŞİDDET EN YAKICI SORUN HALİNE GELDİ”

“SEYHANLILARA VERDİĞİMİZ SÖZÜ TUTACAĞIZ”

SEYHAN’DA AK PARTİ’DEN 3 İSİM MHP'DE

“TEBRİK ÇİÇEKLERİNİZ BURS OLSUN”

Ç.Ü’DE “REKTÖR-ÖĞRENCİ BULUŞMASI”

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA  HALUK LEVENT KONSERİ

HÜSEYİN SUNGUR YAZDI/ NİSAN’DA ADANA BİR BAŞKA GÜZELDİR!

İFRAL TURGUT YAZDI/HİÇ BİR DİKTATÖRLÜK HİKÂYESİ MUTLU SONLA BİTMEZ

DÜZGÜN COŞKUN YAZDI/RAHAT UYU ÇÜ SİZİNLE SAYGIN ÜNİVERSİTE OLDU

ADANA EVDE BAKIMA DESTEK PİLOT UYGULAMASINDA

BAKAN ERSOY VE CHP’Lİ BAŞKAN AYNI KAREDE!

PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA FATMA TURGUT KONSERİ

MHP’DE İLK GRUP TOPLANTISI

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA BUGÜN