“KUMPAS ACI REÇETE OLMUŞTUR”
Manşet Haber 6.03.2018 00:55:20 0

“KUMPAS ACI REÇETE OLMUŞTUR”

“KUMPAS ACI REÇETE OLMUŞTUR”

Yaklaşık 20 aydan beri, huzursuz ve sıkıntılı günler yaşayan, dokuz ayını, Kozan Cezaevinde geçiren, FETÖ soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan Adana'nın Pozantı İlçesinin MHP'li Belediye Başkanı Mustafa Çay, Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2 Mart 2018 tarihinde yapılan duruşmasında beraat etti.
Pozantı Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Mustafa Çay, beraat kararının mutluluğunu, yakın dostları ile paylaştığını söyledi. Hakkında verilen beraat kararını Milli Mücadele’nin Kalesi Pozantı Gazetesi’nin imtiyaz sahibi gazeteci Tamer Ünal’a değerlendirdi. Çay’ın açıklamaları şöyle:
'Ben ve Ailem, baştan beri suçsuz olduğuma emindik. Bundan daha önemlisi ise milletin de, aynı şekilde emin olması idi. Adaletin de, kararı ile onayladığı bu onur, benim ve ailemin olduğu kadar Pozantı’lılar için de bur gurur kaynağı olduğuna inanıyorum. Avukatlarım Necmettin Şen ve Ankara’dan gelen Mesut Yıldız’ın, bu inanç içerisinde, hiç bir ücret talep etmeden, mahkemem boyunca beni savunmaları da yine, ayrı bir onur kaynağı oldu.
NEDEN UZAK KALDIM?
Pozantı halkının, bana sahip çıkmaları, onlara vermiş olduğum güven duygusundan kaynaklanmakta olup, bu da çok önemli idi, bu davranışları, çektiğim sıkıntıları önemli ölçüde azaltmıştır.
20 ay boyunca, aleyhime kullanılabilecek olan, her şeyden uzak kaldım. Çünkü, mahkeme süreci çok önemli idi. Kırılanlar oldu. Ama sonrasında da, bana hak verdiklerini gördüm.
Yine de bu arada, Pozantı’lıların mutlu günlerinde cenazelerinde ve hastalananlara ziyarette bulunarak, Pozantı’dan uzak kalmamaya çalıştım. Artık o günler adaletin verdiği, BERAAT kararı ile, geride kaldı. Bundan sonraki süreçte, birlikteliğimiz aksamasız olarak devam edecektir.
ACI REÇETE
Çay, Kozan Cezaevindeki, dokuz aylık tutukluluk sürecini ise, şöyle değerlendirdi:
“İbrahim Dizdar’ın “ DÜŞME” parçasını, iliklerime kadar yaşayarak dinledim. Ve zaman, zamanda ağladım. Bana atılan iftiralar karşısında, şok olmamak elde değildi. Benim, ne ikinci bir evim, nede bağım var. Bu KUMPAS, Pozantı’ya acı bir reçete olmuştur. POZANTI VE POZANTI BELEDİYESİ 20 AY ZARFINDA SINIFTA KALMIŞTIR. Hiç bir hizmet yapılmadığı gibi, yapılan hizmetlere de sahip çıkılmamıştır. Bu da, Pozantı için önemli bir kayıptır. Bu süre zarfında Belediye içinde, bana yakın olanlara karşı, yapılan uygulama ve yer değiştirme dışarından adam getirtme gibi, davranışlar hiç te hoş olmamıştır”
GEÇİCİ ALINMA
Başkan Mustafa Çay, kendisinin görevinden alınması ile ilgili, yasa maddesini ise, şöyle açıkladı:
“5393 Sayılı, Belediyeler kanunun 47. Maddesi gereği, geçici olarak görevden uzaklaştırıldım. Ancak, her iki ayda bir, İçişleri Bakanlığı tarafından, mahkememin seyrine bakılarak, kanun gereği, görevime dönme sürecim uzatıldı. Belediye Başkanlığı Kimliğimin yanı sıra, Sosyal haklardan yararlanarak da, bugüne kadar geldim.Bugünden sonraki süreç içerisinde, tamamen kanun gereği yapılacak ve tezahür edecek olan sonuç aynen şöyledir. 5393 Sayılı, Belediyeler Kanun 47. Maddesinde, Belediye Başkanı veya icraatları nedeni ile soruşturmaya ve yargılamaya tabi olanlarla ilgili, “BERAAT KARARI” verilmesi halinde, görevden uzaklaştırma kaldırılır “HÜKMÜ GEREĞİNCE” önümüzdeki haftadan itibaren, Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alacağım, “BERAAT KARARI” müzekkeresi ile Ankara’da, İçişleri Bakanlığına, kararı bizzat götürüp vererek, dilekçe ile yeniden görevime iadeyi, kanun gereği talep edeceğim” dedi.
Mustafa Çay, bu yasal prosedürden sonra, MHP Genel Merkezine gideceğini belirterek şunları söyledi:
“Gücünü, desteğini her zaman yanımda hissettiğim ve kendisinde, bir baba şefkati gördüğüm, Genel Başkanımız, Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin huzuruna giderek, kendisine şahsım ve ailem adına, teşekkür minnet ve şükranlarımı sunacağım. Aynı şekilde, Sayın Genel Başkan Yardımcılarımıza ve Adana Millet Vekilimiz, Sayın Seyfettin Yılmaz’a da, uğrayarak kendilerini gelişmelerle ilgili bilgilendireceğim” dedi.
VEFANIN ADI SÖZLÜ VE ULUDAĞ
Çay, bu zorlu 20 aylık süreçte, Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ile, Sarıçam Belediye Başkanı Bilal Uludağ’a olan, duygularını şöyle dile getirdi:
“Her iki Belediye Başkanımıza, maddi ve manevi olarak, bana ve aileme sevgi ve saygı ile, sahip çıkmalarından dolayı, minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Her iki, Belediye Başkanımızın da, VEFA’nın adının, İstanbul’da bir Semt değil, insanların yüreğinde yaşatılan bir olgu olduğunu, bu şekilde ortaya koymaları, benim ve ailem için, hayatımızın sonuna kadar taşıyacağımız, bir onur desteği olmaya, devam edecektir. ADAM’lığın, adeta kitabını yazan bu ikilinin, bu yürekli davranışlarını, bu vesile ile, KAMUOYU ile, paylaşmaktan da büyük ONUR duyuyorum.
Sayın Sözlü’nün ve Sayın Uludağ’ın, seçilmiş oldukları makamlarının gereğini de, aynı duygular içerisinde, icra ettiklerini de, pek çok ADANA’lının ağızından duymam da böylesi, dostlara sahip olmam açısından da, bir onur kaynağım olmaktadır.Yanı sıra, tüm akraba ve dostlarıma da aynı şekilde teşekkür ediyorum.
Bundan sonraki süreci, yine Pozantılılarla, Pozantı’ya hizmet yolunda, el -ele gönül- gönüle, sırt -sırta vereceğimiz mücadele ile, ilçemiz de çok daha büyük başarılara, birlikte imza atacağımıza inanıyor kendilerinin, şahsım ve aileme karşı gösterdikleri, bu ULU ve YÜCE desteklerinden dolayı, sevgi ve saygılarımı sunuyor, gelecek günlerde, daha iyi bir Pozantı da, birlikte olacağımıza inanıyorum” dedi.(TAMER ÜNAL/MİLLİ MÜCADELENİN KALESİ POZANTI)
http://pozantigazetesi.com.tr/cay-kumpas-aci-recete-olmustur/



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°