Kupa Çavdarlı’nın
Manşet Haber 18.06.2013 01:36:00 0

Kupa Çavdarlı’nın

Kupa Çavdarlı’nın

Adana Atlıspor Kulübü, Türkiye Binicilik Federasyonu ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün ortaklaşa düzenledikleri  kupalı ve para ödüllü yarışmalar gerçekleştirildi.

atli_kupaGaranti  Bankası’nın sponsorluğunda, tamamen yenilen Atlıspor Kulübü’nde halka yarışmaların ikinci günü gerçekleştirilen Teknik Metal Kupası yarışmasını Adana Atlıspor Kulübü’nden Gökçe Güven kazandı. Günün ikinci yarışmasında OTOKOÇ Kupası’nı  ise  Bursa Atlıspor Kulübü’nden Taha Yedikardeş kazandı. Ödüllerini, Binicilik Federasyonu Başkanı Tunç  Çaba,   Binicilik Federasyonu  Yönetim Kurulu Üyesi  A.Taşkın Özdemir, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Fazlı Bayram Hadi ile Atlıspor Kulübü Başkanı Namık Kemal  Güngören  verdiler.

Valilik Kupası yarışmasını, Benhur Çavdarlı kazandı. Kupasını Adana Valisi Hüseyin Avni  Coş verdi.

Gençlik ve Spor Bakanlığı Kupası’nı  Oktay Sezek elde etti. Kupasını, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan verdi.

Bu arada, etkinliği, Atlıspor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri,  Nail Aktaş, Necati İdilman, Süleyman Baş, Rıdvan Söyler ile Akdeniz Oyunları Adana Koordinatörü Vedat Kahyalar, Adana Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Başkanı Ali Gülleri, Adana Büyükşehir Belediyesi Müfettişi Tuncer Akdoğan,  Gençlik Hizmetleri Şube Müdürü Mustafa Uyanık  izledi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°