“Kutlayamıyoruz”
Manşet Haber 1.05.2016 11:56:06 0

“Kutlayamıyoruz”

“Kutlayamıyoruz”

Adana 1 Mayıs Tertip Komitesi,” 1 Mayıs Kutlama Alanlarında Canlı Bomba Saldırıları Olabileceği” ihbarı geldiğini bildirdi, “Bu Günüde Diğer Bayramlar Gibi Kutlayamıyoruz. Yaşasın 1 Mayıs Emek, Demokrasi, Özgürlük, Barış Mücadelemiz.” Açıklaması yaptı.1mayis_tertip_komitesi

1 Mayıs mitinginin iptalini değerlendiren tertip komitesi tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Bugün 1 Mayıs, Bugün İşçinin, Köylünün, Emekçinin, İşsizin, Memurun, Kadınların, Gençlerin, Tüm Ezilenlerin Bayramı. Ancak Bu Günüde Diğer Bayramlar Gibi Kutlayamıyoruz.

Günler Öncesinden Yapılacağı Belli Olan 1 Mayıs Kutlamaları Her Yıl Olduğu Gibi Bu Yıl Da Mimar Sinan Alanında Toplanıp Uğur Mumcu Meydanına Yürünecek Ve Uğur Mumcu Meydanında 1 Mayıs Coşku İle Kutlanacaktı. Ancak Önce Mimar Sinan Alanına Ve Yürüyüş Güzergâhına Güvenlik Sağlanamayacağı Gerekçesiyle Valilik Tarafından İzin Verilmemiştir. Bu Gerekçeyle Tertip Komitesi Tarafından Adana’daki Emek, Meslek, Demokratik Kitle Örgütleri, Sivil Toplum Kuruluşları, Siyasi Partiler Ve Diğer Katılımcıların Bulundukları Ortak Toplantıda Alandan Yürüyerek Uğur Mumcu Meydanında Toplanma Kararı Alınmıştı.

Dün Tertip Komitesine Mersin, Adana Ve Gaziantep İllerinde 1 Mayıs Kutlama Alanlarında Canlı Bomba Saldırıları Olabileceği Bilgisi Ulaşmıştır. Nitekim Bugün Sabah Saat 09.30 Sıralarında Gaziantep’te Miting Alanına 200 Metre Mesafede Patlama Olmuştur Ve Bunun Sonucunda 1 Mayıs Mitingi Gaziantep’te İptal Edilmiştir. Devlet Bireylerin En Doğal Hakkı Olan Can Ve Mal Güvenliğini Sağlamaktan Sorumludur.

Suruç’ta Başlayan Diyarbakır, Ankara Ve İstanbul’da Devam Eden Canlı Bomba Eylemleri Sonucunda Yüzlerce Vatandaşımız, Yoldaşımız Hayatını Kaybetmiştir. Sonrasındaki Süreçlerde Olayların Sorumluları Yakalanmamış, Deliller Karartılmış, Davalara Gizlilik Kararları Konmuştur. Bunda En Büyük Sorumlu Gerekli Güvenlik Önlemlerini Almayan Siyasi İktidar Ve Güvenlik Görevlileridir.

Tertip komitesi oluşturan Adana Barosu - Adana Tabip Odası - TMMOB ve KESK tarafından 1 Mayıs Etkinliklerini İptal Etmemizde En Büyük Neden Güvenliğimizden Sorumlu Olanların Bu Sorumluluklarını Yerine Getirmemeleridir.

Tüm Bu Gerekçelerle Adana’da 1 Mayıs Kutlama Programı Tertip Komitesini oluşturan Adana Barosu - Adana Tabip Odası - TMMOB ve KESK Tarafından Yeterli Güvenlik Önlemleri Alınamayacağı Gerekçesiyle İptal Edilmiştir. İsteyen Demokratik Kitle Örgütleri, Sivil Toplum Örgütleri Siyasi Partiler ve dernekler kendi programlarını yapabilirler.

Tüm Bu Baskı, Yıldırma, Sindirme, Korkutma Politikaları Bizleri Demokrasi, Emek, Özgürlük, Barış, Kardeşlik Mücadelemizden Asla Geri Döndürmeyecektir. Ülkemizi Bu Savaş Ve Kaos Ortamına Sürükleyen İktidarı Sorumluluklarını Yerine Getirmeye Çağırıyoruz. Yaşasın 1 Mayıs Emek, Demokrasi, Özgürlük, Barış Mücadelemiz.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°