LAİK EĞİTİMCİLERDEN İNTİKAM ALINIYOR
Manşet Haber 6.03.2017 08:12:25 0

LAİK EĞİTİMCİLERDEN İNTİKAM ALINIYOR

LAİK EĞİTİMCİLERDEN İNTİKAM ALINIYOR

Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili, TBMM KİT Komisyonu Üyesi İbrahim Özdiş, iktidarın laik bilimsel eğitimi savunan eğitimcilerden intikam aldığını söyledi.
Eğitim Sen Adana Şubesi’nin 10. Olağan Genel Kurulu’na katılarak bir konuşma yapan Milletvekili Özdiş, eğitim alanındaki acı gerçekleri gözler önüne serdi. Anayasa değişikliği nedeniyle toplumda bir kutuplaşma yaratılmaya çalışıldığını keydeden Özdiş, toplumun katmanlarının görüşlerinin alınmadan hazırlanan anayasaların her zaman kutuplaşmalara neden olduğuna değindi.
BİR KİŞİYE ÖZEL
Kapalı kapılar ardında bir kişiye özel yapılan anayasa değişikliklerinin topluma yarardan çok zarar getireceğini ifade eden Özdiş, “Bizim, hepimizin uyarılarına kulak asmadan yıllarca cemaat ile işbirliği yaparlar sizleri kutsal mesleklerinizden ihraç ettiler. 15 Temmuz’u fırsat bilip 20 Temmuz da kendi darbesini yapan AKP iktidarı, kamu kurumlarında cadı avı başlattı, cemaatle uzaktan yakından alakası olmayan, tek suçları çağdaş, demokratik , laik eğitimi savunmak olan muhalif on binlerce insanı işinden etti. Daha geçen gün Mehmet Fatih Traş adlı gencimiz dayanamadı intihar etti” dedi
12 EYLÜL’DEN DAHA KÖTÜibrahim_ozdis_laik_egitim (3)
OHAL’in ilanından sonra ortaya çıkan rakamların ürkütücü olduğunu vurgulayan CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, “ OHAL’den sonra 33 bin 55 öğretmenin(12 Eylül’de 3854), 4 bin 811 akademisyenin emeği çalındı (12 Eylül’de 120). AKP iktidarının laik-bilimsel eğitimi savunan, emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten emekçilerden intikam alırcasına hareket etmesi asla kabul edilemez” diye konuştu.
SORUMLU ÜLKEYİ YÖNETENLERDİR
Siyasi iktidarın ‘referandumda evet denilirse terör bitecek, ekonomi şahlanacak’ şeklinde söyleminin inandırıcı olmadığını belirten Özdiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ Ben buradan soruyorum, 15 yılda siz terörü önlediniz de size engel olan çıktı mı? Ülkeyi sıfır terörle devraldınız, Türkiye bugün kan gölüne döndü. Enflasyon rakamları geçtiğimiz gün açıklandı, çift rakamlı enflasyonlara geldik. İşsizlik almış başını gidiyor. Gençlerimiz işsizlik girdabının içinde oradan oraya sürükleniyor, perişan oluyor.
Peki, 15 yıldır ülkeyi kim yönetiyor? AKP’nin içinde yönetimsel olarak hiçbir sorun yok görünüyor. Karar alıyorlar mı, alıyorlar. Parlamentodan istedikleri kanunları çıkıyorlar mı, çıkarıyorlar. O zaman neden tek adam sistemi. Tabi ki günü geldiğinde hesap vermekten kurtulmak için.”
TEK ADAMLIĞI REDDEDİYORUZibrahim_ozdis_laik_egitim (2)
Ülkenin çağdaş yüzlerinin bütün yetkilerin tek adam da olacağı bir rejim değişikliğini reddettiğini ifade eden Özdiş, halkın çağdaş, demokratik bir anayasa istediğini söyledi. Toplumun hep birlikte insanca, kardeşçe yaşamak istediğini dile getiren CHP Milletvekili Özdiş, “Kimsenin emeği çalınmasın, kimse ölmesin, kimse aç kalmasın, kimse dilinden, inancından ve yaşam biçiminden dolayı ötekileştirilmesin istiyoruz. Bu anlamda 16 Nisan’da yapılacak olan halk oylaması sadece bugün değil, geleceğimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi ilgilendirmektedir. Siyasileri, parti liderini ve ideolojileri unutup, gerçekten geleceğimizi düşünüp bu işe inanarak, hep beraber hayır deyip, daha çağdaş, daha özgür, barış içinde kardeşçe yaşayacağımız, ortak aklı hakim kılacağımız bir Türkiye yaratmanın adımını atmış olacağız” ifadelerini kullandı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°