“Laiklik milli egemenlik ilkesinin de temelidir”
Manşet Haber 30.04.2016 15:15:29 0

“Laiklik milli egemenlik ilkesinin de temelidir”

“Laiklik milli egemenlik ilkesinin de temelidir”

Adana(Ulus)--Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, anayasanın değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilkesi olan laikliğin, milli egemenlik ilkesinin temeli olduğunu söyledi. TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik ilkesinin anayasadan çıkarılması yönündeki sözlerinin, AKP’nin demokrasiye, eşitliğe ve bir arada yaşama kültürüne nasıl baktığının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Barut, “Laiklik ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik her çaba aynı zamanda birlik ve bütünlüğümüzü yok etmeye yönelik bölücü bir girişimdir. Laiklik ilkesini kaldırmak, demokrasiyi yok etmek demektir. Buna asla izin vermeyeceğiz” dedi.CHP - Laiklik milli egemenlik ilkesinin de temelidir2

CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut, Ahmet Albay Toplantı Salonu’nda ilçe başkanları, il yönetim kurulu üyeleri, kadın ve gençlik kollarıyla birlikte TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklik ilkesini hedef alan sözleriyle ilgili basın açıklaması yaptı.

Kahraman’ın laiklik ilkesinin anayasadan çıkartılması gerektiği yönündeki ifadesinin yalnızca kendi görüşleri olmadığını, aynı zamanda AKP’nin demokrasiye, eşitliğe ve bir arada yaşama kültürüne nasıl baktığının göstergesi olduğunu belirten Barut, Kahraman’ın sözleriyle amaçlanan hedefin, ülkede yaşayan bütün vatandaşların hak ve özgürlüklerine müdahale, yaşama biçimleri baskı girişimi olduğunu kaydetti.

Laiklik ilkesinin yalnızca din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve bu yolla din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması olmadığının altını çizen Barut, laikliğin, milli egemenlik ilkesinin de temeli olduğunu ifade etti.CHP - Laiklik milli egemenlik ilkesinin de temelidir

Laiklik ilkesiyle milletin, zamanın değişen şartlarına göre kendi kaderini belirleyecek hukuk kurallarını kendi egemenlik gücüyle koyma hakkını eline aldığını dile getiren Barut, bu hakkın Meclis tarafından kullanılıp, hükümet tarafından uygulandığını ve yargı tarafından korunduğuna işaret etti.

Barut, “Anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddesi olan laiklik ilkesini kaldırmaya yönelik her teşebbüs, milli egemenliği kaldırmaya ve anayasayı zorla ilga etmeye yönelik bir suç girişimidir” diye konuştu.

Çok partili hayatın, demokrasinin ve demokrasinin parçası olan bütün hakların temelinin laiklik ilkesi olduğu belirten İl Başkanı Ayhan Barut, “Laiklik ilkesini kaldırmak, demokrasiyi yok etmek demektir. Laiklik, aynı zamanda cinsiyet ayrımı gözetmeksizin hangi mezhepten, hangi inanıştan, hangi düşünceden olursa olsun, bütün vatandaşların eşit haklara sahip olmasının garantisidir. Laiklik ilkesi sayesinde bu ülkenin bütün vatandaşları kendi yetenek ve çalışmalarıyla bu ülkede her makama gelebilir, her işi yapabilir. Toplumsal barışımız, birlik ve bütünlüğümüz bu temel üzerine kuruludur. Laiklik ilkesini ortadan kaldırmaya yönelik her çaba aynı zamanda birlik ve bütünlüğümüzü yok etmeye yönelik bölücü bir girişimdir” şeklinde konuştu.

“İZİN VERMEYECEĞİZ”

CHP’nin, kurucu değerleri, milli egemenliği, demokrasiyi, toplumsal barışı, insan eşitliğini ve Türkiye’nin temeli olan laiklik ilkesini koruma iradesine sahip olduğunu vurgulayan Barut, şöyle devam etti:

“Laiklik ilkesinin yok edilmesine ya da laiklik ilkesinin sulandırılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bilinmelidir ki, bu yolla Cumhuriyeti ve demokrasiyi yok ederek, gayri meşru bir baskı rejimi kurmaya çalışanlar asla amacına ulaşamayacaktır. Ülkemizin temel değerlerine yürekten inanmış milyonlarca vatandaşımız ve Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetimizin temel değerlerine, demokrasiye, özgürlüklerimize ve toplumsal barışımıza yönelen her saldırganı hüsrana uğratacak güce sahiptir.”

“MAKAM BÜYÜK GELMEKTEDİR”

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın yaptığı açıklamalarla milli egemenliğin, demokrasinin ve Cumhuriyet değerlerinin sembolü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsil etme yeteneğini kaybettiğini kaydeden Barut, “Oturduğu yüksek makam kendisine büyük gelmektedir. Görevi bir an önce bırakmalı ve istifa etmelidir. CHP, çağdaş uygarlık seviyesinin bile üstüne çıkma hedefiyle özgürlükçü demokrasiyi kurmak için çalışmalarını büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürmektedir. Bu ülkede demokrasiyi yok etmek ve bir baskı rejimi kurmak isteyenler mutlaka yenilecek, Türkiye tarihi yolculuğuna devam edecektir” ifadelerini kullandı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°