Lunapark sezona hazırlanıyor
Manşet Haber 31.03.2013 12:35:33 0

Lunapark sezona hazırlanıyor

Lunapark sezona hazırlanıyor

adanalunaparkLunapark tesisleri yeni  sezona hummalı bir şekilde hazırlanıyor.

Kurulduğu günden bu yana Adanalılara en iyi hizmeti vermeye büyük özen gösterdiklerini belirten İbrahim Önük, tesislerin yenilendiğini yeni oyun takımlarıyla halkımızın hizmetinde olacağını söyledi.

Lunapark işletmecisi İbrahim Önük, “Amacımız Adana halkına hizmet etmektir,Çocuklarımızı sosyal aktivitelere çekmektir,ucuzluk ve kalite tesislerimizin vazgeçilmezidir,Bu arada bu sezondan itibaren halkımıza dahada katkılı olmak için bir dizi yenilikler getirdik.Bu yıl yaklaşık yüz elli fakir,fukara,kimsesiz  öğrenci çocukları peyder peyder tepeden tırnağa giydireceğiz,giyim eksiklerini karşılayacağız.İlkini önümüzdeki 23 Nisan Çocuk bayramında gerçekleştireceğiz ve 25 öğrenciyi tepeden tırnağa giydireceğiz bu yılki giyim hedefimiz 150 kişidir.” dedi.

Lunapark tesislerinden engelli,yaşlılarımız,şehit yakınları ile basın mensupları ve ailelerinin ücretsiz yararlanacağını belirten İsa Önük,  “Tesislerimiz Halka açık bir yerdir,tesislerimizde çocuklarımız,ailelerimiz,yakınlarımız güvenli ve ucuz şekilde eğlence ihtiyaçlarını karşılayabilirler,kısacası tesislerimiz Adana halkınındır.' dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°