Madımak, Türkiye’nin kara lekesi
Manşet Haber 1.07.2016 17:17:49 0

Madımak, Türkiye’nin kara lekesi

Madımak, Türkiye’nin kara lekesi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, gericiler tarafından gerçekleştirilen ve 35 kişinin diri diri yakıldığı Madımak katliamının ülke tarihinde kara bir leke olduğunu söyledi. Madımak’ın 1993’ten bu yana alev alev yandığını belirten Barut, “Madımak’ı unutmadık, unutturmayacağız” dedi.ayhan_barut_il_baskani

CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut yaptığı yazılı açıklamada; 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde otuz beş aydının devlet yetkililerinin gözleri önünde diri diri yakıldığını anımsattı. Madımak’ta yaşananların bir insanlık suçu olduğunu dile getiren Barut, katliamın toplumda oluşturulan kin ve nefret duygularının acı bir sonucu olduğuna işaret etti.

Aynı zihniyetin hem Ortadoğu’da hem de Türkiye’de uzantılarının bugün halen işbaşında olduğunu dile getiren Barut,  “Suruç’ta, Ankara’da, Atatürk Havalimanı’nda, Sultanahmet’te yaşanan canlı bombalı katliamların hep biri birer Madımak’tır. Madımak’ın ateşi 23 yıldır yüreğimizi alev alev yakıyor. Acımız tazeliğini koruyor. Ülkemizin, tarihindeki bir kara leke olan Madımak’la yüzleşmesi, hem katliamı gerçekleştirenleri hem de perde arkasındaki asıl sorumluları ortaya çıkarıp cezalandırılmasını sağlayarak bir an önce bu ayıptan kurtulması gerek” diye konuştu.

TOPLUMSAL BARIŞ VE HUZUR İÇİN SAĞDUYU ÇAĞRISI

Türkiye’nin her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğunun altını çizen Barut, toplumsal barış ve huzur için kin ve nefret söylemlerinin son bulması, insanların farklılıklarının birer zenginlik olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Hoşgörü ve sağduyu çağrısı yapan Barut, Madımak’ta katledilen, Behçet Aysan, Yeşim Özkan, Nurcan Şahin, Muhibe Akarsu, Muhlis Akarsu, Murat Gündüz, Handan Metin, Ahmet Özyurt, Huriye Özkan, İnci Türk, Özlem Şahin, Yasemin Sivri, Asuman Sivri, Uğur Kaynar, Sehergül Ateş, Gülender Akça, Gülsün Karababa, Mehmet Atay, Hasret Gültekin, Serkan Doğan, Muammer Çiçek, Belkıs Çakır, Asaf Koçak, Edibe Suları Ağbaba, Menekşe Kaya, Koray Kaya, Serpil Çanik, Erdal Ayrancı, Asım Bezirci, Sait Metin, Carina Cuanna Thuijs, Nesimi Çimen, Metin Altıok, Kenan Yılmaz ve Ahmet Öztürk’ü saygıyla andıklarını sözlerine ekledi

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°