MAĞDUR ASKERİ ÖĞRENCİLERİN İADE-İ İTİBARI SAĞLANSIN
Manşet Haber 28.07.2016 14:54:52 0

MAĞDUR ASKERİ ÖĞRENCİLERİN İADE-İ İTİBARI SAĞLANSIN

MAĞDUR ASKERİ ÖĞRENCİLERİN İADE-İ İTİBARI SAĞLANSIN

Askeri liseler ve harp okullarında öğrencilerin okuldan ayrılmalarına yada atılmalarına neden olan paralel yapının yarattığı mağduriyetler, TBMM gündemine taşındı. CHP’li Türkmen, “FETÖ’nün mağdur ettiği askeri öğrencilerin iade-i itibarı sağlansın” dedi. TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde;paralel, cemaat veya FETÖ diye adlandırılan yapının, yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerinde ve devlet kurumlarının her kademesinde mağduriyetler yaşattığını ifade etti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin en yüksek mevkilerini bile ele geçiren yapılanmanın; kara-deniz-hava astsubay ve subay liseleriyle harp okullarındaki uzantı ve kadrolarınınyarattığı mağduriyetlere de dikkat çeken Türkmen şunları söyledi:

“Yıllarca kendilerinden olmayan öğrencileri, sistemli bir şekilde fiziksel ve psikolojik mobbing uygulayarak, çeşitli iftiralar, işkence ve şiddet yöntemleriyle okuldan ayrılmalarını veya atılmalarını sağlamışlar.

Özellikle 2006-2016 yılları arasında çeşitli uydurma sebeplerle, yalancı şahitlerle, işkence veya iftiralarla okullarından ilişikleri kesilmiş veya istifa etmek zorunda bırakılmış binlerce vatansever askeri öğrenci ve aileleri 30 ila 50 bin lira arasında bir tazminatıda ödemek zorunda kalmışlardır”

Öğrenci ve ailelerinin uğradıkları maddi ve manevi mağduriyetlerinin mutlaka giderilmesi ve iade-i itibarlarının sağlanması gerektiğini ifade eden Türkmen, Başbakan Yıldırım’a şu soruları yöneltti:

1-Sözkonusu yapının askeri liselerde ve harp okulunda mağdur ettiği, istifa eden veya uydurma gerekçelerle okuldan atılan toplam öğrenci sayısı kaçtır?

2-İstifa veya atılma nedeniyle okullardan ayrılmak zorunda kalan öğrencilerin bu güne kadar ödemek zorunda bırakıldığı tazminat miktarı ne kadardır? Ne kadarı ödenmiştir?

3-Öğrenci ve ailelerinin ödemek zorunda bırakıldıkları maddi tazminatların iade edilmesi için hükümetiniz bir çalışma yürütmeyi düşünmekte midir?

4-Vatan ve milletini seven bu öğrencilerin gasp edilen haklarının telafi edilmesi için bir çalışmanız olacak mıdır? Bu öğrencilerimizin iade-i itibarları için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Açıklar mısınız?”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°