Mahkumların sergisi Adliye
Manşet Haber 26.04.2015 14:49:51 0

Mahkumların sergisi Adliye'de

Mahkumların sergisi Adliye'de

cezaevi_sergi (1)Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu'ndaki hükümlülerin, kozalaklardan yaptıkları kuş figürleri ile rölyef ve tablolardan oluşan el işi eserleri Adana Adliyesi’nde sergilenecek.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesindeki Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlüler, aldıkları eğitimle, çam kozalaklarından özgürlüğün simgesi olan rengarenk kuş figürleri yaptı. ‘Kanatlı Kozalak’ ismi verilen bu kuşlarla birlikte cezaevindeki atölyede hazırlanan diğer eserler, “Dört duvar arasındaki siyah beyaz hayatların rengarenk dünyası: Kanatlı Kozalaklar” isimli sergide, Adana Adliyesi’nde görev yapan yargı mensupları ile vatandaşların beğenisine sunulacak.cezaevi_sergi (5)

Adana Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlülerin topluma kazandırılmaları ve meslek edinmeleri amacıyla kurulan resim ve heykel atölyesinde eğitim alan 18 hükümlü, 3 ay önce usta öğreticiler heykel modelcisi Engin Sarıoğlan ile resim öğretmeni Doğan Deniz Çalışkan’ın öncülüğünde çalışmalara başladı. Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan’ın gördüğü bir tablodan esinlenerek verdiği öneri üzerine, iki usta öğretici ve hükümlüler, çam kozalağından kuş oluşturdu. Kürkçüler Cezaevi kampüsü ve Toros dağlarındaki çam ağaçlarından toplanan kozalaklar, mahkumların ellerinde hayat bularak özgürlüğün sembolü rengarenk kuş figürlerine dönüştü. Gövdesi kozalaktan, ayakları metalden, başı da özel hazırlanan hamurdan oluşan kuş figürleri, ağaç dalları ve plakaların üzerinde farklı tasarımlarla ‘Kanatlı Kozalak’ ismini aldı.cezaevi_sergi (3)

Hükümlüler ayrıca, heykel ve resim sanatı üzerine aldıkları kursla Taş Köprü’den, Yılan Kale’ye, Merkez Cami’nden Büyük Saat’e Adana’nın birçok simgesinin rölyefini yaptı. Yeniçeri, Koca Seyit, Çoban Dede gibi tarihi isimleri heykeltıraş gibi işleyerek onların küçük heykellerini yapan hükümlüler, bunların yanı sıra yağlı boya, akrilik, taş boyama ve asfalt çalışması ile yaptıkları tablo ve üç boyutlu resimlerle tuvale renkli hayallerini yansıttı.

 “BU ATÖLYE TÜKENEN UMUTLARIN YEŞERECEĞİ BİR BAHÇE”

Resim öğretmeni usta öğretici Doğan Deniz Çalışkan, Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan’ın önerisi üzerine çam kozalaklarından kuş figürleri yaptıklarını belirterek, “Cezaevindeki çam ağaçlarından topladığımız kozalaklarla kuş, taşları da boyayıp kedi köpek resmi yapıyoruz. Doğal malzemelerle dekoratif ürünler üretiyoruz. Heykel ve resim atölyesinin birlikte çalışması, güzel şeyler üretmemizi sağladı. Biz bu atölyeyi, tükenen umutların yeşereceği bir bahçe olarak düşünüyoruz” diye konuştu.

Heykel modelcisi Engin Sarıoğlan da, 18 hükümlü ile birlikte yaklaşık 3 aydır sergiye hazırlandıklarını, birçok hükümlünün cezaevinden çıktıktan sonra burada aldıkları eğitim ve kurslarla iş kuracağını söyledi. Sarıoğlan, “Hükümlülerin rehabilite olmasını sağlamak, onları sivil hayata hazırlamak için buradayız. Burası onların rahatlama alanı. Yaptıkları eserlerin üretime dönüşmesi onlara, mutluluk kazandırıyor, moral oluyor” dedi.cezaevi_sergi (4)

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan ise, Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlülerin eğitimi, meslek edinmeleri ve sanata yönelik yapılan çalışmalarla topluma kazandırılmalarını amaçladıklarını söyledi. Artan talep nedeniyle daha fazla hükümlünün çalışmalara katıldığını belirten Başsavcı Ali Yeldan, “Hükümlülerimizin hediyelik eşyaların tasarlanması ve üretilmesi ile ilgili yeni bir meslek edinmelerini, kendileriyle barışık çalışmaya imkan tanıyan bir anlayışa sahip olmalarını umuyoruz. Hükümlülerimizin yaptığı çalışmaları Adanalı’larla paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Herkesi sergimize bekliyoruz” dedi. Başsavcı Ali Yeldan, hükümlülerin eserlerinden oluşan “Dört duvar arasındaki siyah beyaz hayatların rengarenk dünyası; Kanatlı Kozalaklar” isimli serginin 29 Nisan 2015 Çarşamba günü Tarihi Taş Adliye Binası’nda izlenime açılacağını sözlerine ekledi.cezaevi_sergi (2)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°