Makam Aracını Kullanmıyor
Manşet Haber 31.08.2015 20:16:43 0

Makam Aracını Kullanmıyor

Makam Aracını Kullanmıyor

soner_makam_araciÇukurova Belediye Başkanlığa seçilir seçilmez belediyede makam aracı uygulamasına son veren  Soner Çetin, kendisi de makam aracı kullanmamaya başladı. Kendi özel arabasına binen ve makam aracının satılması için talimat veren Çetin, “Bir zihniyet devrimi yapmak gerekiyordu” dedi.

SADECE KENDİSİ KULLANIYORDU

Dört yüz bine yakın insanın yaşadığı Adana’nın Çukurova İlçe Belediyesi’nde başkan da dahil hiçbir yöneticinin makam aracı yok. Başkan Soner Çetin 17 ay önce başlattığı ‘makam araçsız belediye’ uygulamasına kendisini de dahil etti. Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği Başkanı da olan Soner Çetin, göreve başladığı 2 Nisan 2014 günü verdiği bir talimatla belediyede makam aracı uygulamasını kaldırmıştı. Kamuoyuna ‘makam aracı saltanatı’ olarak da yansıyan eski uygulamaya son verdiği için halktan büyük destek gören Çetin özel işlerinde kendi özel aracını kullanıyor, sadece kamusal görevde iken makam aracına biniyordu.

HER YERE ÖZEL ARACIYLA GİDİYOR

Makam araçlarını 17 ay önce kaldırarak ‘araç havuzu’ sistemi başlatan Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin yeni uygulamaya iki hafta kadar önce kendisini de dahil etti. Belediye başkanı olduğu için devletin tahsis ettiği Audi marka makam aracını bırakan Çetin, kendisine ait 01 CHP 01 plakalı Mercedes marka aracına binmeye başladı. Belediyeye geliş ve gidiş de dahil olmak üzere tüm kamusal hizmetler için de kendi özel aracını kullanmaya başlayan Başkan Çetin, yeni uygulama için “Belediyemizde bir buçuk yıl önce başlattığımız makam araçsız sisteme ben de katıldım. Borç bitinceye kadar makam aracı kullanmayacağım” dedi.

“BİR ZİHNİYET DEVRİMİ GEREKİYOR”

Göreve başlamasının ardından 17 ay geçtiği halde onlarca projeyi hayata geçirdiğini ancak önceki yönetimden devralınan belediye borcunun artmadığına dikkat çeken Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, neden makam aracı kullanmadığını şöyle izah etti: Denebilir ki ‘üç kuruşluk benzinden ne çıkar, devletin parası mı yok?’ Doğrudur, Türkiye Cumhuriyeti üç kuruş benzinin hesabını yapmaz, önem de vermez ama önemli olan bir zihniyete dikkat çekmek, Hazine’ye, dolayısıyla belediyemize azıcık da olsa tasarruf etmek. Önemli olan kaynakları iyi kullanmaktır, halkın parasını harcarken kendi cebinden çıkıyormuş gibi düşünebilmektir.

MİLYONLARCA LİRA TASARRUF

Başkan Soner Çetin’in araç kullanmaya yönelik tasarrufu sadece makam aracı uygulamasıyla sınırlı değil. Önceki dönemlerden kalan araç kiralama sistemi de Çetin’in son verdiği bir başka uygulama. Çetin, başkan seçildikten kısa bir süre sonra 28 binek aracının Çukurova Belediyesi tarafından kiralamasına son vermiş, arabalar şirketlere iade edilmişti. Bu çapta belediyeler arasında araç kiralaması yapmayan tek belediyenin Çukurova Belediyesi olması dikkat çekiyor. Araç kiralama, yakıt, gereksiz personel çalıştırma gibi harcamaların önüne geçilmesi sayesinde milyonlarca lira tasarruf sağlanıyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°