“MAKİNİSTLERİN HAKKINI ‘MEVZUAT MI’ YİYOR?”
Manşet Haber 29.09.2018 09:53:38 0

“MAKİNİSTLERİN HAKKINI ‘MEVZUAT MI’ YİYOR?”

“MAKİNİSTLERİN HAKKINI ‘MEVZUAT MI’ YİYOR?”

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, demiryollarında ‘memur’ yerine ‘işçi’ sıfatıyla çalıştırılan ve önemli oranda hak kaybına uğrayan makinistlerin mağduriyetini, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına yönelttiği soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Önergeye yanıt veren Bakan Cahit Turhan, “Mevzuat böyle” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, demiryollarında 2012 yılından önce memur sıfatıyla görev yaptırılan ancak bu tarihten sonraki alımlarda ‘işçi’ statüsünde çalıştırılan makinistlerin yaşadığı soruna dikkat çekmek amacıyla, TBMM Başkanlığına yazılı soru önergesi verdi.
Gürer, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca yanıtlanması istemiyle verdiği önergesinde Demiryolu işçiliğini sağlayan makinistlerin 2012 yılından sonra memur olma sıfatı yerine 'işçi' statüsüyle işe alındıklarını, bunun kurum içinde bölünmelere neden olduğunu ifade etti.
İlgili kanun gereği haftalık çalışma saatinin 45, günlük çalışma saatinin ise 7.5 saat olmasına rağmen makinistlerin günlük 15 saat çalıştırıldıkları ve mesai ücreti alamadıkları yönünde şikâyetler aldıklarını belirten Gürer, ülkemizde bu şekilde çalışan 3 binin üzerinde makinist bulunduğuna vurgu yaptı.
Gürer, “ Makinistlerin memur sayılması, fazla mesailerinin ödenmesi, yıpranma haklarının verilmesi için bir düzenleme düşünülmekte midir? Demiryolu çalışanlarının fiili hizmet süresi zammı ve yıpranma payı alamamaları çalışma verimliliğini etkilemez mi?” şeklindeki sorulara da yanıt istedi.
Gürer’in önergesine yanıt veren Bakan Cahit Turhan, makinistlerin yaşadığı sorun için ilgili mevzuatı adres gösterdi. Bakan Turhan, “TCDD Taşımacılık A.Ş. bünyesinde istihdam edilen makinistler dâhil bütün çalışanların özlük hakları yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre belirlenmekte ve verilmektedir” açılamasında bulundu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, mevzuatlarda çalışanların aleyhine bir düzenleme getirilemeyeceğini belirterek, “Demiryollarında, aynı işi yapanlar arasında, sosyal haklar ve statü bakımından ayırıma neden olabilecek bir düzenleme var ise bunun düzeltilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°