MARKET KAPANDI, ÇALIŞANLAR NÖBETTE
Manşet Haber 27.07.2016 18:03:18 0

MARKET KAPANDI, ÇALIŞANLAR NÖBETTE

MARKET KAPANDI, ÇALIŞANLAR NÖBETTE

ekoroma_chp_barutAdana’da 11 ayrı şubesi bulunan marketler zinciri önce kayyuma teslim edildi, ardından da kapısına kilit vuruldu. Çıkışları verilen 400’e yakın çalışan ise market önünde nöbet tutuyor.ekoroma_chp

İflas ettiği gerekçesiyle bir yıl önce kayyuma devredilen Adana’daki yerelmarketler zinciri geçtiğimiz hafta kapandı. Mağazalarda çalışan ve sayıları 400 civarında olan personel marketlerin kapanmasıyla işsiz kaldı.Market çalışanları,  4 aylık maaşlarını ve tazminatlarını alamadıkları ifade etti. Marketler Zincirinin Turgut Özal Bulvarı Esentepe Şubesinde  kapandığı günden bu yana işyeri önünde oturma nöbeti tutuyor. Maaşlarını ve sosyal haklarını alabilmek için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müdürlüğü’ne başvurduklarını bir sonuç alamadıklarını ifade eden işçiler, şirketin kayyım avukatına giderek sorunlarını anlatarak destek istediler.ekoroma_chp

CHP Adana il Başkanı Ayhan Barut, il yöneticileri ile birlikte marketler zincirinin kapanmasıyla işsiz kalan çalışanlara destek ziyaretinde bulundu. Barut, mağdur edilen,maaşlarını ve tazminatlarını alamayan işçi kardeşlerinin direnişlerini desteklediklerini, CHP’nin her zaman emeğin ve emekçinin yanında olduğunu söyledi.ekoroma

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°