MASKELİ BALO
Manşet Haber 11.10.2020 16:40:31 0

MASKELİ BALO

MASKELİ BALO

Anayasa tartışmaları, yargının siyasallaşarak mahkemelerin Erdoğan’ın hesap sorma araçlarına dönüştüğü eleştirileri, ekonomideki yıkım, eğitim ve sağlık sistemlerindeki çöküş ve 18 yıllık iktidar yıpranmışlığı ile Recep Tayyip Erdoğan’a yöneltilen öfke ‘Gitsin de kim gelirse gelsin’ korosunun güçlenmesine yol açıyor.

Hedefe sadece Erdoğan'ın oturtulması, gerçekte Cumhuriyeti kimin neden yıkmaya çalıştığı sorularına esaslı bir yanıt bulunmasını engelliyor. Bu sorunun gerçek yanıtını arayanların, sivil toplum örgütleri adı altında yapılan örgütlenmelerin ekonomik ve politik kaynağına ve bunların yaptıkları çalışmalara odaklanması gerekiyor. Ancak bu şekilde doğru yanıtı elleriyle koymuş gibi bulabilirler. Yoksa Erdoğan bir sonuç.

Çeşitli vakıf, enstitü, dernek ya da kooperatif şeklinde örgütlenen bu yapılar bir yandan insan hakları, demokrasi, barış, özgürlük gibi evrensel değerleri içeriksizleştirip sıradanlaştırırken; panel, anket, arama konferansları, çalıştay, dergi ve kitap çalışmaları ile gündeme etnisite, din, mezhep, çok kültürlülük, çok renklilik gibi “imal” edilmiş dayatmalarda bulunuyorlar. Sol ve Sosyalizm görünümlü çıkış ve önermeler ile kirlilik yaratarak ülkenin gerçek gündemini bloke edenler bu araçlarla halkta bir bilinç kararması sağladılar. Kitlesel muhalefetin toplandığı CHP’yi bir yandan ‘Kemalizm’ eleştirileri ile soldan, bir yandan da ‘yeni dünya-küreselleşme’ yalanları ile sağdan sıkıştırarak önce edilgenleştirip sonra da fikren kuşatarak kadrolarını parti yönetimine taşıdılar ve partiyi yalnızca kapitalizmin temel değerlerini savunur hale getirdiler.

1980’de 'zihnen' yenilenler, şimdi yıkamadıkları düzenin sahiplerine parça başı ücretlerle kamuoyu araştırmaları yapıp rapor hazırlayarak, kitap yazarak ve danışmanlık hizmetleri vererek Cumhuriyeti onlar adına dönüştürmeye çalışıyorlar. Bu amaca ulaşmanın ilk kilometre taşı hiç kuşkusuz CHP’nin kuruluş iradesini yansıtan anti-emperyalist bilinci kazımaktan geçiyor. Aksi halde bunu başaramayacaklarını bildiklerinden partiyi vakfa dönüştürüp, kapatmaya çalışıyorlar. Temel harcı laiklik olan Cumhuriyetin ana gövdesine saldırıyı türban meselesini bir mızrak gibi kullanarak ’Ilımlı İslam’ adı altında 90’lı yılların başından itibaren yaparken, diğer yandan da sol/sosyalist görünümü altında etnik kimlikleri kaşıyarak ve çok kültürlülük ile mezhep vurgusunu arttırarak Cumhuriyete ikinci bir cephe daha açmışlardı. Saldırıları aralıksız sürüyor...

Şimdi önlerindeki yeni hedef, kendilerinin de ‘sahibi’ olanların isteğini yerine getirerek, yoldan çıkan Erdoğan’ın her halükarda kontrol edilmesi; o olmazsa da düzeni (kapitalizmi) koruyacak yeni mekanizmaların (koalisyon) oluşumuna katkı vermek. 12 Eylül darbesi sonrası fikri altyapıları çöküp de darbeyi 'zihnen' karşılayamayanlar değersizleşerek piyasada metalaşınca, işverenlerince “açık oluşumlar” ve türevleri aracılığıyla kaşeli olarak işe alındılar. Hizmet sözleşmeleri Özal’dan sonra Demirel, Çiller- Karayalçın, Ecevit-Mesut Yılmaz-Bahçeli döneminde de uzatıldı. Aslında tam Erdoğan dönemi boyunca sürecek uzun vadeli bir kontrat da yapmışlardı ki Erdoğan 2008 sonrası ‘yoldan çıktı’ ve şimdi sahiplerinin adına ona haddini bildirmek için çalışıyorlar. Bunu, işgal ederek ele geçirdikleri CHP’nin önemli koltuklarını da kendilerine siper ederek yapıyorlar. Malum bunu da Kemal Derviş'ten öğrendiler.

Şu anda 350’ye yakın aynı amaca yönelik oluşum içinde bir yandan kamuoyu araştırması yapıyoruz diye sordukları sorularla soru işareti yaratarak zihinleri bulandırırken, yayınladıkları kitap, makale ve raporlara da aynı konuları taşıyıp, bunları da güya sol’un prestijli gazetelerinde yayınlatarak, anti-emperyalist bilinç üzerinde yükselmiş olan Cumhuriyetin bağımsızlık temelli iradesine onulmaz saldırılar yaptılar ve yapıyorlar. Kuruluşunda ve yaptığı devrimlerde bu felsefenin izleri bulunan Cumhuriyet Halk Partisini de zihinsel olarak kuşatmaları yetmiyormuş gibi parti programına kapitalizmin ruhunu nakşedercesine “Piyasacıyız” yazdırıp, 'CHP’yi kapatalım, vakıf yapalım’ diyenleri parti yönetimine taşıyabildiler.

CHP'nin anti-emperyalist bilincine yapılan saldırı ve kuşatma ile Cumhuriyetin varlık sebebini oluşturan laiklik ve bağımsızlığına yapılan saldırılar izmir escort tek merkezli ve koordineli. Kadro yapılanmaları, finans kaynakları ve dilleri aynı.

Tutukluluğu ceza ve işkenceye dönüştürülmüş, adil yargılanmadığı herkesin bildiği bir gerçek olan Osman Kavala hakkında ikinci iddianamenin kabul edildiğini, TELE 1’de Gökhan Kazbek'in programının akışı içerisinde, başka bir konuyu tartışmak için toplanmış birbirinden değerli konukları izlemek için oturduğumda öğrendim. Sayın Kazbek, tartıştıkları konu çok çok önemli ve tartışmacılar zamanla yarışarak izleyicileri aydınlatmaya çalışırken, neden icap ettiyse, daha yeni iddianame ile ilgili muhtemelen tek satır okuma fırsatını bulamamış konuklarına iddianame ile ilgili bir soru yöneltti.

Her biri kendi alanında birbirinden değerli olan konuklar, daha önce kamuoyunda yaratılmış algısı üzerinden yanıt verme ihtiyacı içine sokularak Osman Kavala'yı güzelleme yarışına girdiler. Kavala'nın boynunda “Yurtsever bir aydın ve demokrasi savaşçısı!” apoleti zaten çoktan takılı olduğundan, bunda tekrarı beis görmeyen konuklar, alnına birer öpücük daha kondurarak kendisini uzun uzun kutsadılar.

Yayın konukları arasında bulunan TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın sözleri ise bağımsızlık ve adana escort yurtseverlik konusunda meselenin özünü açıkça ifade edip ülkemizdeki bu maskeli balonun aktörlerini teşhir etmesini sağladı! O anda not alamadığım için mealen söylediklerini aktarmak isterim: 'Ceza evinde olan birisi hakkında buradan konuşmak doğru olmaz. Ama kesin olarak şunu söylemek isterim ki, biz ülkemizin tam bağımsızlığı mücadelesi verirken, ABD, Almanya ve Fransa gibi başat emperyalist ülkelerle olan ilişkiler konusunda çok net bir tavır içindeyiz’.

Bu duruş çok değerlidir.

  1. yüzyılda laik ve bağımsız bir Cumhuriyet hedefi olanların bunu başarabilmeleri için önlerindeki seçeneklerden en ileri çıkanı, entelektüel bodrum escort şiddet üretme üstünlüğünü ele geçirerek ezilen, sömürülen ve zihinsel dünyaları lime lime edilen halka önderlik ederek yeniden bu mücadeleye ortak edebilmek. Bunun için ilk yapılması gereken ise Kemal Okuyan'ın yaptığı gibi maskeleri düşürmek. Çalışacağız.


YAZARLAR

35.8° / 20.3°