MEB ÖĞRETMENLERİ HANGİ TEMELDE EĞİTİYOR?
Manşet Haber 28.03.2018 15:01:25 0

MEB ÖĞRETMENLERİ HANGİ TEMELDE EĞİTİYOR?

MEB ÖĞRETMENLERİ HANGİ TEMELDE EĞİTİYOR?

Milli Eğitim Bakanlığı destekli İlim Yayma Cemiyeti’nin İstanbul’da düzenlediği etkinlikte dağıtılan kitapta geçen skandal ifadelere tepki gösteren CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, “Milli Eğitim Bakanlığı  öğretmenleri hangi temelde eğitiyor?” dedi.

Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan haberlere göre MEB destekli İlim Yayma Cemiyeti’nin İstanbul’da öğretmenlere yönelik düzenlediği Öğretmenlik Vizyon Programı etkinliğinde sahneye çıkan ve sunum yapan Prof. Dr. Aytaç Açıkalın’ın dağıttığı “Felsefeden Tecrübeye Etkili Öğretmenlik” adlı kitapta skandal niteliğinde ifadeler kullanılıyor.

Adı geçen kitapta yer alan anne babaların çocuklarına ahlakı dayakla öğretebilecekleri, köy enstitülerinin ahlaksızlık yuvası olduğu ve komünizme karşı şeriatın övülmesi gibi ifadeleri TBMM gündemine taşıyarak Milli Eğitim Bakanı’na seslenen CHP Adana Milletvekili, TBMM İdare Amiri İbrahim Özdiş “Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerini bu ve bunun gibi saçma, çarpık ve ideolojik temellerde mi eğitiyor?” diye sordu.

HASAN ALİ YÜCEL’İN KEMİKLERİNİ SIZLATIYORSUNUZ

Bilimsel, laik ve tarafsız eğitimden yana olunması gerektiğini savunan CHP’li Özdiş’in konuşması şu şekilde: “Sorum Sayın Millî Eğitim Bakanına: Daha önceleri öğretmenlere dağıttınız, gelen tepkiler üzerine vazgeçip dağıtılanları da toplattığınız 'Felsefeden Tecrübeye Etkili Öğretmenlik' adlı kitap sayenizde yine gündeme geldi.
Geçtiğimiz günlerde, İstanbul'da Bakanlığınızın desteğiyle yapılan bir etkinlikte konuşan Profesör Doktor Aytaç Açıkalın sunumunda az önce bahsettiğim kitabı dağıttırmış. Söz konusu kitapta anne babaların çocuklarına dayakla ahlakı öğretebileceği, köy enstitülerinin ahlaksızlık yuvası olarak değerlendirildiği, komünizme karşı şeriatın övülmesi gibi ifadeler var.

Millî Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerini bu ve bunun gibi saçma, çarpık ve ideolojik temellerde mi eğitiyor Sayın Bakan?
Bilimsel, laik, tarafsız eğitimden daha ne kadar uzaklaşacaksınız? Hasan Ali Yücel'in kemiklerini sızlatıyorsunuz. Sizlere 'yuh' diyorum, protesto ediyorum.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°