MEB “SANAT” VE “MESLEĞE HAZIRLAMA” İLE “HİZMETÇİLİĞİ” AYIRT EDEBİLİYOR MU?

MEB “SANAT” VE “MESLEĞE HAZIRLAMA” İLE “HİZMETÇİLİĞİ” AYIRT EDEBİLİYOR MU?


1 Aralık 2022’de İstanbul’da OECD ve Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle, Türkiye'nin mesleki eğitim alanında gerçekleştirdiği reformu ele almak üzere “Geleceğe Hazır Bir Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemi İnşa Etmek: Türkiye'de Mesleki Eğitim ve Öğretim Reformlarının Deneyimlerini Öğrenmek” konulu mesleki eğitim zirvesi düzenleniyor. Bu zirveye, Cumhurbaşkanı Erdoğan video mesajla, MEB bakanı hazır olarak katılmış bulunuyor.





Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu çırak, kalfa ve ustaları yetiştirebilmek için 2021 yılı sonunda yaptıkları düzenlemeleri anlatıyor: “Bu düzenlemelerle öğrencilere her ay ödenen asgari ücretin net tutarının yüzde 30'unun tamamını devlet desteği kapsamına aldık. Ayrıca, kalfa olup 12'inci sınıfa devam eden öğrencilere ödenen miktarı yüzde 30'dan yüzde 50'ye yükselttik. Böylece usta-kalfa-çırak eğitimini devletimizin destek mekanizmalarıyla güçlendirmiş olduk. Bu kapsamda, mesleki eğitim merkezlerimizde sadece 159 bin olan çırak ve kalfa sayımız bir yıl gibi kısa bir süre içinde 1 milyon 100 bine ulaştı.”





“Nasıl bir meslek eğitimi” sorusundan önce daha köklü bir soru ortaöğretim düzeyinde meslek eğitimi verilebilir mi, MEB’in eğitim/okul amacının “bilgi-bilim” ve “sanat” ile mi yoksa aynı zamanda “meslek edindirme” ile mi ilgili olduğudur.





Dahası, 29 Temmuz’da da yazmıştım, MEB ve YÖK, bilim, sanat ve meslek ayrımı yapabiliyor mu diye.





Benim gördüğüm, bakanlık sanat ile mesleği ayırt edemiyor, etnosantrizmle bilgiyi ayırt edemiyor, rutinlerle beceriyi, belli bir işin tekrarlanması ile yeterlilikleri ayırt edemiyor, dahası eğitimle hizmetçiliği karıştırıyor.





YÜKSEKOKUL İLE ÜNİVERSİTE, YÜKSEKOKUL VE FAKÜLTE FARKLI





Türkiye’de 1981’de çıkarılan 2547 sayılı YÖK yasası ile yüksekokullar ve üniversiteler “Yükseköğretim” başlığı altında ortak üst çatıda toplanmakla birlikte realitesi ikisinin farklı nitelik ve düzeyler olduğudur. 2547 sayılı kanunun tanımlar kısmı da zaten enstitü ve fakülteleri “araştırma-bilim” ile yüksekokulları “meslek” ile yanı bunları “nitelikli” olarak ayırıyor:





“e) Fakülte: Yüksek düzeyde eğitim - öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan; kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumudur.”





“g) Yüksekokul: Belirli bir mesleğe yönelik eğitim öğretime ağırlık veren bir yükseköğretim kurumudur.”





“j) Uygulama ve Araştırma Merkezi: Yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim - öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumudur.”





Fakülteler de tekrar kendi içinde saf bilimler ve uygulamalı bilimler diye ayrılmaktadır. Bunlar arasındaki ortaklaşma noktası “bilimsel bilgi üretimi-araştırma yapmalarıdır.”





Yüksekokullardan araştırma katkısı doğrudan beklenmemektedir, ancak dolaylı bir rolleridir.





“MESLEK” İLE “SANAT” FARKLI ŞEYLER





“Ben kimim?” sorusu da “kozmos-evren nedir?” sorusu da soruların yöneldiği arayış olarak “tanım-bilgi” arayışı veya sorunudur. İnsanı biyolojik olanlar arasında bireyden “kişi” olmaya bu soru sorma yani “bilme arayışı” zorlamaktadır. Aristoteles, “her insan doğal olarak bilmek ister” yani insanı kişi yapan “bilme arayışıdır” der. Aristoteles, Farabi veya Yunus’da dilini bulsun, esas olan problemin kendisidir yani insan bilme arayışında mı sorusudur, bilmenin anlamıdır, “bilme arayışında olmayanın” ne olduğu sorusudur. Soru; tanımlama-bilim, akıl-tercih-eğitim, bilim-eğitim, bilgi-akıl-tercih-eğitim-yaşam sorusudur, kimlik kişilik sorusudur.





İnsanın kendini geçekleştirmesi “sanat” iledir. Bizzat yaşamak; becerilerin bilgi bilinçle geliştirildiği ve gerçekleştirildiği sanat ile ilgilidir.





“MESLEĞE HAZIRLAMA” “HİZMET/ÇİLİK” SÜRDÜRÜMÜ MÜ?





Meslek nedir, belli bir hizmet, iş, daha gerisinde de belli bir ticaretin sürdürümüdür, bilgi beceri sadece belirli bir noktaya odaklanmış, mümkün olduğu kadar tekrarlarla rutinlerle sürdürülen bir durumdur. Günümüzde sektörel olarak da en yoğun istihdam “hizmet” sektöründedir. “Meslek” hizmet sektörüne eleman yetiştirmektir.





Çocuk veya genç tanımı nedir? Çocuk hakları konvensiyonunda nasıl tanımlanmaktadır? Hangi hak ve hürriyetlere sahiptir? Şöyle bir çocuk/genç tanımı, hatta şöyle bir insan tanımı duydunuz mu? “Çocuk hizmetçilik/işçilik için yetiştirilen insandır.” “İnsan sermayedara hizmetçi/işçi olsun diye yetiştirilen canlıdır.” “Çocuk yetiştirme aynı rutinlere sıkıştırmadır.” Böyle veya buna benzer tanım veya tasvirler varsa, o zaman MEB doğrusunu yapıyor, ben yanılıyorum demektir.





OKUL “TEK MESLEĞE” DEĞİL “HAYATA”, BELLİ ÖLÇÜDE DE “MESLEKİ HAYATA HAZIRLAR”





Çok tartışmalı da olsa belki şu kadarı söylenebilmektedir. MEB veya okul, çocukları/gençleri ortaöğretim düzeyinde “ilerideki mesleki hayata da hazırlar.” Ancak bunun anlamı MEM veya MESEM, hatta mevcut meslek liselerimiz bile değildir. Bu amaç genel ortaöğretimin de amacıdır. Amaç şu değildir: “Meslek lisesi sadece şu mesleğe hazırlar”, aksine ortaöğretim “hayata ve bir ölçüde ilerideki mesleki hayata da hazırlar.” Bu genel bir amaçtır. Hayatın ve toplam okulun küçük bir parçasını oluşturmakla sınırlıdır.





Aynı rutinlere sıkıştırılan insan, insan olma hasletlerinde çok sınırlandırılmış, en hafif deyimiyle bir mekanizma veya makine konumuna, bir “hizmetçi” konumuna düşürülmüş demektir. Bu okulun amacı değildir.





“MESLEKİ HAYATA HAZIRLIK” MESLEK OKULU DEĞİL SANAT VE TEKNİK BECERİ EĞİTİMİDİR





İnsan, sanatçı olduğu sürece insandır, bilgisi bilimiyle insandır. MEB’in görevi çok genişleyen bilgi çağında çocuk ve gençlerin her tür temel bilgi, bilim, beceri, duyarlılık yeterliliklerinin kazandırılmasıdır, yoksa çocuk ve gençlerimizi bir makinenin dişlisi durumuna indirgemek ve sıkıştırmak, işletmecilerin işçisi/hizmetçisi olarak tanımlayıp onlar için ucuz işgücü/hizmetçi hazırlamak değildir. MEB tek bir işe/hizmete çocuk yetiştirmez, bu tam tersine eğitim olmayan, o çocuğu genci daraltan/köleleştiren bir durumdur. MEB, ileride hayata, mesleki hayata da hazırlarken bunu bilgi, bilim, beceri, bu beceriler içinde sanat ve teknik beceriler de kazandırarak hazırlar.





Sanat ve teknik beceri genel becerilerin, insan becerilerinin ayrılmaz parçalarıdır, bu belli bir “rutini/tek bir mesleği” tekrarlamak değildir.





MEM VEYA MESLEK OKULU DEĞİL “GENEL ORTAÖĞRETİM VE SANAT OKULU”





MEB’e çağrı. Okullar, 17 yaş ve altı eğitim ancak bilim ve sanat-teknik eğitimidir, bilgi-beceri-duyarlılık gelişimidir. Belli bir meslek ancak ileride iş yerlerinde edinilmesi gereken bir şeydir, gençleri 14 yaşında rutinlere sokmak, belli bir hizmete sokmak eğitim değil, onları köreltmedir, dahası temel bir insan hakkı, çocuk ve gençlerin kendini geliştirme ve gerçekleştirme hakkının ihlalidir.





MEM zaten olmamalıdır, mevcut “meslek” okullarının da adı ve içeriklerinin de “Genel Ortaöğretim ve Sanat Okulları” olması daha uygundur. Mevcut meslek okulları sanat okullarına dönüştürülmeli ve 17 yaş ve altında “meslek edindirme” uygulamalarından tümden vazgeçilmelidir.



Adnan Gümüş

3.12.2022 09:47:44

YAZARLAR


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI