MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMALI
SİYASET 25.08.2016 00:31:19 0

MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMALI

MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMALI

TBMM Başkanlık Divanı Üyesi CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen ve milletvekili arkadaşları tarafından verilen araştırma önergesinde; özgür, demokratik ve bilimsel bir topluma yapılabilecek en büyük kötülüğün düşünme kodlarına çağdışı amaçlar için müdahale edilmesine ve yaşanan son darbe kalkışmasının bu stratejiyi somut olarak ortaya koymasına dikkat çekilerek, konunun TBMM’de araştırılması istendi.

15 Temmuz’da yaşananlar; Türkiye’de laik, demokratik, bilimsel ve çağdaş eğitimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini söyleyen Türkmen, “Toplumu kendi çıkarları doğrultusunda zihinsel kodları üzerinden biçimlendirip yönetmenin öncelikle eğitimi ele geçirmekle olanaklı olduğunu bilen darbecilerin uzun yıllar örgütlendikleri ana karargahlardan biri de eğitim alanı olmuştur. Bu darbe girişimi, eğitimin ve sınav sistemlerimizin yeniden mercek altına alınmasını zorunlu kılmaktadır.” dedi.

“YAZBOZ TAHTASI” HALİNE GETİRİLDİ

Özellikle son 15 yılda eğitimde yaşanan sorunların derinleştiğini ve eğitim sisteminin adeta bir “yazboz tahtası” haline getirildiğine şahit olduk. Okullarda ve kurumlarda gerici kadrolaşma, partizanlık, okulların ticarethaneye dönüştürülmesi, velilerin ve öğrencilerin müşteri olarak görülmesi, eğitimde özelleştirme ve dinselleştirme giderek ağırlık kazanmış, liyakatsiz, bilgisiz ve beceriksiz kadrolar; sırf hükümet yanlısı ya da söz konusu yapının taraftarları oldukları için her kademeye nasıl atandıkları su yüzüne çıkmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı yıllarca, kadrolu, sözleşmeli, ücretli ve vekil olmak üzere dört farklı şekilde öğretmen istihdam ederken, mevsimlik isçi atar gibi öğretmen ataması yapmıştır.

Ülkemizde eğitim sistemimizin kimlerin eline terk ettiğimizi ve nasıl bu hale geldiğimizi hatırlayacak olursak; KPSS sorularının çalınması, şifrelenmesi, polis akademisi, harp okulları, astsubay okulları, Anadolu lisesi, tıpta uzmanlık, yabancı uyruklu öğrenci, akademik personel, kaymakamlık, hakim savcı adaylığı, diyanet işleri ve müezzinlik sınav sorularının nasıl çalındığını duymayan kalmadı. Cemaatin bu konularda aktif olduğunu hükümet de dahil olmak üzere bilmeyen yoktu.

İNSANLARIN GELECEĞİ ÇALINDI

Bu yapı ve düşünce tarzının getirdiği söz konusu haksızlıklarla; çağdaş, cumhuriyetçi, demokrat kadrolar her türlü baskıyla sindirildi, sürüldü. Birçok öğretmen öğrenci ve personel mağdur edildi ve hakları gasp edildi. Gelecekleri çalındı.

EĞİTİMİN HER ALANI DARMADAĞIN EDİLDİ

Mevcut iktidarın 14 yıldır her türlü toplumsal gücü ve her erki tek adamda toplama amacına yönelik çalışmalarıyla; devletin her kadrosuna, özellikle Milli Eğitim Bakanlığının her birimine “liyakate” değil, “aidiyete” göre belirlenen kadrolar yerleştirildi. Eğitimi bilimden uzaklaştırılarak, eğitimin her alanını, iflas eden insan kaynakları politikalarıyla darmadağın edildi.

ÇOCUKLARIMIZIN YARINLARINI KURTARALIM

Atama bekleyen 450 bin öğretmen son 18 yıldır ilk defa Ağustos atamasının yapılmayacağını sınava bir ay kala öğrendi. Daha önce kaldırılan sözleşmeli öğretmenlik yeniden getirilmek istendi. öğretmenlerin mülakatla alınması bile teklif edildi. Kabul edilemez bu durum, akla yeni bir cemaat ilişkisi mi devreye giriyor ? sorusunu da beraberinde getirmektedir.

GELİNEN NOKTA: GERİCİ EĞİTİM

Darbe girişiminin ardından hükümet; 1043 okul, 109 yurt, 15 üniversiteyi kapatırken, 1577 dekan, 22 bin öğretmeni de açığı aldı ve bunların devamının geleceği de belli. Bu durum bile sadece eğitim camiasında nasıl bir kadrolaşma yapıldığının ve buna nasıl göz yumulduğunun en hazin örneğidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; eğitim camiasında ve sınav sistemlerimizde yaratılan tahribatın belirlenmesi, yapılan tüm usulsüzlük ve kadrolaşmaların ve bunların sorumlularının ortaya çıkarılması, sınav sistemlerinde yaşanan usulsüzlüklerin önlenmesi, eğitim sisteminde liyakati esas alan atama yöntem ve usullerinin tespiti için alınacak önlem ve politikaların belirlenmesi amacıyla, bir Meclis Araştırması açılmalıdır.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°